12Halis ve samimi imanla ey iman edenler! Peygamber ile sizinle ilgili işler hakkında gizli bir şey konuşacağınız zaman, bu konuşmanızdan önce lâyık olan kimselere bir sadaka veriniz. Nitekim Hazret-i Ömer şöyle söyler: ”Araplara bahşedilen en üstün şey şiir söyleme yeteneğidir. Her hangi bir kişi ihtiyacını söylemeden önce şiirini söyler. Şerefli bir kimseden bununla yardım istenirken; alçak olan kimse de bununla verilirdi. Bu âyeti kerime, halkın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı usandıracak ve bıktıracak derecede soru sordukları bir esnada nazil olmuştur ve Yüce Allah onlara Rasûlüllah'la gizli konuşma esnasında sadaka vermelerini emretmiştir. Bunun üzerine bir çok kimse bu hareketinden vazgeçmiştir. Fakir fakir olduğu için, zengin ise cimriliğinden dolayı yapmamıştır. Âyet Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a saygı gösterilmesini, fakirlere yararlı olmayı ifade ederken, soru sormada aşırı gitmeyi yasaklamaktadır. Ayrıca âyeti kerime, samimi olanla münafık olanı, âh ire ti sevenle dünyaya bağlananı birbirinden ayırmaktadır. Buradaki emrin, bazı âlimler mendupluk ifade ettiğini söylerken, bazıları vucûbiyet ifade ettiğini, ancak daha sonra ”sadakalar vermekden korktunuz mu?" ifadesi ile yürürlükten kaldırıldığım belirtmişlerdir. Bu âyet, okuma ve mushafta yer alma bakımından her ne kadar önceki âyete bitişikse de iniş bakımından ondan sonradır. Zaten nesneden âyetler sonra iner. Âlimler, yürürlükten kaldıran hükmün, yürürlüğü kaldırılan hükümden ne kadar sonra nazil olabileceği konusunda ihtilâf etmişlerdir. Bazı âlimlere göre bu, günün belli bir zaman dilimidir. Fakat açık olan o dur ki, Hazret-i Ali'den gelen şu rivayete göre bu iki âyet arasında on günlük bir süre söz konusudur. Söz konusu rivayette Hazret-i Ali der ki: ”Şurası gerçek ki Yüce Allah'ın kitabında bir âyet vardır. O âyeti kerime ile benden önce de benden sonra da hiç kimse amel etmemiştir. Şöyle ki benim bir dinarım vardı. Onu harcadım, bir başka rivayette, onunla on dirhem satın aldım. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)la gizli konuşacağım zaman bir dirhem sadaka veriyordum." (11) Yani elindeki bir dinarı on dirhem olarak bozdurduktan sonra Rasûlüllah'la konuşmadan önce on gün birer dirhem sadaka veriyordum ve Allah'tan güzel hasletler ve özellikler bahşetmesini istiyordum. 11- Bunu el Hafız İbn Kesîr tefsirinde bizlere nakleder Bkz. 3 / 465. Bu rivayeti Leys b. Ebi Selim Mücahid'den rivayet eder. İbn Ömer (radıyallahü anh) rivayet ediyor: ”Hz Ali'nin üç özelliği vardı ki, onlardan birisi şayet bende olsa idi kızıl develere sahip olacağıma buna sahip olmayı tercih ederdim. Bu özellikler, onun Hazret-i Fatıma ile evlenmiş olması, Hayber günü sancağın kendisine verilmiş olması ve son olarak da necvâ yani gizli konuşma âyetidir." Ey mü'minler bu sadaka vermek, o paraları elinizde tutmaktan sizin için daha hayırlı ve şüphenin kirinden, her türlü günahın başı olan dünya sevgisinin en büyüklerinden bulunan ve mal sevgisinden kaynaklanan cimriliğin kirinden sizin için daha temizdir. Bu ifade, buradaki emrin mendupluk ifade ettiğini göstermektedir. Fakat Yüce Allah'ın şayet (bir şey) bulamazsanız bilin ki Allah bağışlayandır, esirgeyendir ifadesi, bize bunun vacip olduğunu bildirmektedir. Çünkü gizli konuşmak için bir şey bulamayan kimseye, sadaka vermeksizin izin niteliği taşımaktadır. |
﴾ 12 ﴿