13

Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten korktunuz mu? Âyette geçen ”işfak" kelimesi, sevilmeyen ve hoşa gitmeyen bir şeyden korkmak demektir. Buradaki sorunun ifade etmiş olduğu mânâ ise, gerçekte bir şeyi öğrenmek değil, tam tersine sorulan şeyin varlığını, var olduğunu ifade etmektir. Bazıları korktukları için Rasûlüllah'la konuşmayı terk etmişlerdi. Bu durumda konuşma olmadığı için, âyete muhalefet de yoktu. Âyetin metninde sadaka kelimesinin çoğul olarak ”sadakalar" şeklinde getirilmesi, hitap edilen kimselerin tek değil çok olmalarındandır.

Bazı tefsirlerde şöyle söylenir: ”Yüce Allah ilkin ”sadaka" kelimesini tekil olarak getirmiş ve bununla her hangi bir sadakanın verilmesinin yeterli olacağına işaret etmiştir. Buna karşılık ikinci âyette Rasûlüllah'la gizli konuşmanın, konuşanların çokluğu göz önüne alınarak çoğul getirilmiştir. Bu açıklamalardan sonra âyetin mânâsı şöyle olmaktadır: Ey zengin olan kimseler, sadakalar vermekten korktunuz mu?"

Emredilen şeyi

yapmadığınıza ve bu size zor geldiğine

ve bunu yapmama konusunda size izin vermek sureti ile ve sadaka verme yükümlülüğünü kaldırarak

Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin. Yani size emredilen sadakalar verme emrini yapmadığınıza, bundan geri kaldığınıza göre, artık bu kusurunuzu ve eksikliğinizi farz olan namazı kılıp zekâtı vererek telâfi ediniz.

Diğer bütün meselelerde

Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. Çünkü bunları yerine getirmek, yapmış olduğunuz ihmali telâfi edici gibidir.

Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Gerek açık, gerek gizli yapmış olduğunuz amelleri bilendir. O'na amelerinizden hiçbiri gizli kalmaz ve size karşılığını verir. Şu halde gösteriş ve riya için değil, sırf O'nun hoşnutluğunu elde etmek için size emretmiş olduğu şeyleri yapınız.

13 ﴿