11Eğer eşlerinizden biri, sizden kâfirlere kaçar da, mehir verme sırası size gelirse... Düşünmeksizin ve tereddüt göstermeksizin, sizden birinin hanımı ansızın kâfirlere ve yurtlarına firar edip giderse... Âyette geçen ”şey" kelimesi, Arapçada ”ehad-bir" kelimesinden daha umumi olduğu için kadınların bütün sınıflarını içine almada daha uygundur. Yani, Arap, acem, hür veya köle, hangi çeşit kadın olursa olsun... Yahut da, hanımlarınızın melihlerinden herhangi bir şey elinizden çıkıp kâfirlere intikal ederse anlamındadır. Ayette ”zevç" kelimesi kadın manasınadır. Ayetin ifâde ettiği mânâ şöyledir: Mehri nöbetleşe ödüyorsunuz. Bir Müslümanın hanımı kâfirlere kaçıp da, orada evlendiği yeni kocasından, o dinden çıkan kadının mehrini istemek gerektikten sonra, kâfirin hanımı Müslüman olarak Müslümanların yanına göç eder ve kâfir kocasına mehir ödeme konusunda sıra size gelirse... Bazan Müslümanların, gelen kadınlarından dolayı kâfirlere mehir vermeleri, bazan da kâfirlerin giden mürted kadınlardan dolayı Müslümanlara mehir vermesi şeklinde olan Allah'ın hükmü, nöbetleşe yaptıkları işlere benzetilmiştir. Bir binite nöbetleşe binmeleri gibi... Yoksa Müslümanların ve kâfirlerin herbirisinin mehir ödemeleri böyle bir nöbetleşmeyi gerektirmez. Çünkü iki taraftan yalnız birisinin defalarca mehir ödemesi gerektiği halde öteki tarafın hiçbir şey ödemesi gerekmeyebilir. Bunun aksi de olur. Şu halde mehir ödemede bir nöbetleşme içine girmezler. Eşleri gitmiş olanlara, harcadıkları kadar verin. Kendisiyle evlendiğiniz muhacir kadınlar için vereceğiniz mehilden, gidenlerin Müslüman eşlerine eski eşlerine verdikleri kadarını verin. Kâfir kocasına vermeyin. Yani, Müslümanın hanımı kaçıp giderse, kâfirler de onun mehrini önceki Müslüman kocasına ödemezlerse, bir kâfirin hanımı da İslâm'a girip Müslümanlara hicret ederse, onun Müslümanlar tarafından ödenmesi gereken menlinden, hanımı kâfire kaçan Müslümana ödeyin. Böylece bu, onun mehrinin bedeli gibi olur. Bu durumda kadının kâfir kocasına mehir verilmez. Denildi ki: ”Muhacir Müslümanların hanımlarından kaçıp müşriklere katılan tüm kadınların sayısı altıdır: Ebû Süfyanin kızı Ümmü'l-Hakem, Iyaz b. Şeddâd el-Fehrînin karısı idi. Umeyye'nin kızı Fatıma, Hazret-i Ömer'in nikâhında idi, Ümmü Seleme'nin kız kardeşiydi. Ukbe'nin kızı Beni, Şemâs b. Osman'ın karısıydı. Abdul-Uzza'nın kızı Abde, kocası Amr b. Abdûr idi. Ebû Cehlin kızı Hind, Hişam b. Asin nikâhındaydı. Cerûi'un kızı Gülsüm, Ömer (radıyallahü anh)in nikâhındaydı." Keşşafta açıklandığına göre, Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün bunlara hanımlarının mehillerini ganimet mallarından vermiştir. İnandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının. Putlardan ve tâğûtlardan değil. Çünkü Allah'a iman, Ondan sakınmayı gerektirir. |
﴾ 11 ﴿