TEGABÜN SURESİ1Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih ederler. Oralardaki bütün yaratıklar Allah'ı zâtı kibriyâsına lâyık olmayan tüm kusurlardan sürekli olarak tenzih ederler. Buradaki tesbihten maksat, ya delâlet etmekten ibaret olan işaret tesbihidir, canlı cansız her şeye şamildir. Ya da sözlü tesbihtir ” Sübhânallâh" demektir. Araştırıcı âlimlere göre bu da tüm yaratıklara şamildir. Sahillerden birisi şöyle demiş: ”Okyanustaki balıkların tesbihlerini işittim: ’Azıkların, rızıkların, hayvanların ve bitkilerin Rabbi, kuddûs olan meliki tesbih ederiz,' diyorlardı. (1) Kuru ve yaş, her şeyin hayatı olmasaydı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ezan okuyana taş ve çamurun şehadet ettiğini haber vermezdi." 1- Sübhâne'l-meliki'l-kuddûsi, rabbi'l-ekvâtı, ve'l-erzâkı ve'l-hayvânâtı ve'n-nebâtât. Yok olmayacak olan dâimi mülk O'nundur, ”Mülk", tam kudret ve tasarrufun geçerliliğidir. Hamd O'nadir. Hamdedenlerin hamdi O'na mahsustur. ”Hamd," güzel sıfatları ve çeşitli fiilleri anarak yapılan övgü demektir. Ayette önce ”Onadır" anlamına gelen ”lehû" nun zikredilmesi, hamdin başkasına değil, sadece O'na ait olduğunu te'kid içindir. Çünkü her şeyi yaratan, idare eden, hükmü altına alan, dilediği gibi tasarruf eden, temel nimetlerin ve ondan oluşanların sahibi O'dur. Eğer kullarına o nimetleri bahşetmeseydi kimse en ufak bir şeye kadir olamazdı. Onun için nimetinden dolayı müminler O'na hamdederler. Dünyada ve ahirette hamd sadece Onadır. Beşer için olan hakimiyet ve hamd gerçek anlamda değil, şekil bakımındandır. O her şeye muktedirdir. Çünkü, O'nun kudreti gerektiren zâtının her şeye nisbeti aynıdır. O varetmeye, yok etmeye, hasta etmeye, iyileştirmeye, yüceltmeye, alçaltınaya ve benzerî her şeye muktedirdir. Allah'ın güçlü olduğunu bilen kişi, O'na muhalefet ettiği taktirde cezasından korkar. İhtiyacını istediği zaman, ihsan ve ikramı ile rahmet ve nimet inin en iyilerini umar. |
﴾ 1 ﴿