9Onlar istediler ki, sen yumuşak davranasın da... ”Yumuşak davranma" diye terecine ettiğimiz ”tudhinü" kelimesi, yağ ve yağmur anlamına gelen ”dühn" kelimesinin türevlerindendir. Ama ciddiyeti bırakmak, yumuşak davranmak anlamında kullanılmıştır. Kelimelerin terkibi, yumuşaklığa ve kolaylığa işaret eder. Buna göre metnin anlamı şudur: ”Onlar istediler ki, keşke sen onlara yumuşak davransan, daveti terkte ve diğer konularda onlara müsamaha etsen de onlar da seni kınamayı bırakmak suretiyle sana yumuşak davransınlar. ”Fe yüdhinûne" nin başındaki fâ harfinin atıf edatı (bağlaç) olması mümkün olduğu gibi, -ki yukarıda mana buna göre verilmiştir- sebebiyye olması da mümkündür. O zaman âyet şu anlama gelir: ”Onlar sana yumuşak davranmak için senin onlara yumuşak davranmam isterler." Kimi âlimler ise âyeti şu şekilde izah etmişlerdir: ”Sen, içten onlara muvafakat etmediğin gibi, görünüşte de muvafakat etme. Çünkü görünüşteki muvafakat, içteki muvafakati de etkiler. Muhalefet konusunda da durum aynıdır. Aksi halde çabucak yok olacak bir nifak ve yapmacık bir hareket olur. Onlar ise, rezaletlerdeki devamlılıkları, iki yüzlülükteki derinlikleri, heveslerinin çeşitliliği ve arzularının farklılığı sebebiyle yapmacık davranırlar. Senin kendilerine yumuşak davranman ve yapmacık hareketlerde bulunmanı isteyerek, diğer seviyesizliklerine ilâveten bu seviyesizliği de yaparlar. Alimlerden birisi ise, üzerinde durduğumuz ”dühri' kelimesinin türevlerinden olan ”mudâhene" kelimesinin, dini dünya mukabilinde satmak anlamında olduğunu ve günahlardan sayıldığını söyler. Dünyayı din karşılığında satmaya ise ”müdârât" denilir ve iyi bir şeydir. Bir diğer görüşe göre ”el-iddihân" hiç gerekmeyen birisine karşı yumuşak davranmaktır. Bu anlam, Hazret-i Peygamberin hadisinde: ”Ben insanları idare etmek (ıslah ve iknaya çalışmak) le emrolundum," şeklinde ifade edilen ”idare etmek" emrine zıt değildir. İmam. Gazali rahimehullah şöyle demiştir: ”Müdârât (idare etmek) ve mudâhene (yumuşak davranmak) arasındaki fark, kişiyi ses çıkarmamaya iten maksada göredir. Dinî bir sebepten veya kardeşinin iyiliğini onda gördüğün için ses çıkarmaman müdârât; kendi menfaatin ve arzularını karşılaman için veya mevkiini kaybetmemek için ses çıkarmaman ise müdâhenedir." (8) Ebu'd-Derdâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: ”Biz, bazı kavimlere kalplerimiz lanet yağdırdığı halde yüzlerine karşı güleriz. İşte bu, ”müdârât" tır. Şerlerinden korkulanlara karşı yapılır." |
﴾ 9 ﴿