6

Gerçekten, gece sıcak yatağından

ibadete kalkan kişinin hem külfeti daha çok tur. Çünkü ibadet için gece kalkan nefis, gündüz kalkandan daha çok meşakkate katlanır. Gece namazı mutlaka gereklidir. Çünkü ibadetlerin en efdali, en meşakkatli olanıdır. ”Külfeti dalın çok" diye, ifade ettiğimiz ”eşeddü vat'an" terkibinin, ayağın sebatı ve istikrarı bakımından kuvvetli olanı, şeklinde anlaşılması da mümkündür. O zaman maksat, geceyi seçme sebebinin açıklanması olur.

Geceleyin kalkma emrinin özellikle anıl ışı şu sebeptendir: Allahü teâlâ  geceyi insanları örten ve onları maişet kazanmak için dönüp dolaşmaktan alıkoyan bir vakit yapmıştır. Gündüzü de insanların nafakalarına ait işleri yaptıkları maişet vakti kılmıştır. Dolayısıyla gündüzleri insanların ayakları ibadet için sabit kalmaz.

Hem de sözü (duası) daha etkilidir. Yani sözde, doğruluk ve sağlamlık bakımından ve doğru üzere sebat açısından daha ziyadedir.

"Gece kalkan" diye izah ettiğimiz ”nâşietü'l-leyl" terkibinin, gece namazı anlamında anlaşılması da mümkündür. Çünkü hem gece kalkmak, hem da geceleyin yapılan ibadet, kula gündüz ibadetinden daha ağır gelir. O zaman ”Külfet açısından daha kuvvetli" sözünün anlamı da şudur: Namaz kılana gece namazı, gündüz namazından daha ağır ve zordur. Dolayısıyla daha efdaldir. ”Nâşietü'l-leyl"'in gece saati şeklinde anlaşılması da mümkündür. Çünkü Onun saatları an be an, peşpeşedir. Yani gecenin birbiri peşinde meydana gelen anları, gündüzün anlarından daha ağırdır. Fakat İbn Abbas âyetteki ”nâşie" kelimesini, yatsıdan sonraki zamanla kayıtlamıştır. Ona göre yatsıdan önceki vakit nâşie değildir. Hazret-i Âişe ise bunu, uykudan sonraya tahsis etmiştir. Dolayısıyla bir kimse uyumadan kalkar da ibadet ederse ”nâşie" sayılmaz.

6 ﴿