8

Kendileri sevdikleri ve ona ihtiyaç duydukları

halde kazanmaktan âciz, hiçbir şeyi olmayan

yoksula, babası olmayan

yetime ve savaşta düşmandan esir edilen

esire yemek yedirirler. Bu âyetin bir benzeri de: ”Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe ulaşamazsınız...'‘(Al-i İmrân: 92) mealindeki âyettir.

Âyetteki sevgi olayının, Allah sevgisi olması da caizdir. O zaman mananın şu şekilde olması gerekir: ”Allah sevgisiyle, yoksula, yetime ve esire yemek yedirirler." Aşağıda gelecek olan: ”Biz size ancak Allah rızası için yediririz..." âyetinden dolayı, ikinci mana daha münasip gelmektedir.

Biliniz ki, tüm taatler şu iki noktada toplanır:

1. Allah'ın emrine itaat etmek: yukarıda ki ”adakları yerine gerilirler" âyeti buna işaret eder.

2. Allah'ın yaratıklarına şefkat; ”yemek yedirirler" âyeti de buna işarettir.

Bu âyetteki yemek yedirmek bizzat yemek yedirmek olmasa bile, muhtaçlara iyilikte bulunmak ve ne şekilde olursa olsun onların durumunu iyileştirmekten kinayedir. Şu kadar var ki, yedirerek iyilikte bulunmak, iyiliklerin en üstünü olduğu için, tüm iyilik cinsi, yemek yedirmek türüyle ifade edilmiştir.

Esirin, bu âyetin hükmüne girmesi için elinin kolunun mutlaka bağlı olması şart değildir. Maksat, hangi esir olursa olsun, çaresiz, kendisini bundan kurtaramayan esirdir. Çünkü üz. Peygambere esir getirilir, o da onu bazı Müslümanlara verir ve: ”Ona iyi muamele et, ihsan et," buyururdu. Çünkü devlet esir hakkında ölüm, serbest bırakma veya köleleştirme gibi bir karar verene kadar İslâm ülkesinde kâfir olan esirin karnını doyurup, ona iyilikte bulunmak tüm âlimlere göre vaciptir. Bir durumda öldürme izninin oluşu, başka bir halde yemek yedirmenin vücübuna ters değildir. Bir kimse bir yönden cezalandırıldığında başka bir yönden de cezalandırılacak diye bir zorunluluk yoktur.

Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) borçluya da esir demiştir. Bir hadiste: ”Borçlun senin esirindir, esirine iyilik et" buyurmuştur. Bundan maksat, borcun vadesini uzatmak ya da bir kısmını veya tümünü affetmektir. İşte bu, dolu dolu bir iyiliktir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir başka hadiste de şöyle buyurmuştur: ”Bir kimse darda olan borçlusuna mühlet verir veya alacağından vazgeçerse Allah onu kendi gölgesinden başka gölgenin bulunmadığı günde arşının gölgesinde gölgelendirir." (4) Yani kıyametin sıcağından onu korur.

4- Hadisi Tirmizî Ebû Hureyre'den tahrîc etmiş ve sahih olduğunu söylemiştir. Benzerî bir rivayet de Sahih-i Müslim'de vardır. Bkz. Câmiu'l-Usûl, 4/457.

"Kadınlar hakkında Allah'tan korkun. Çünkü onlar sizin yanınızda esirdirler." (5) hadisinden dolayı kadınların da kocalarının ellerinde esir oldukları söylenilmiştir.

8 ﴿