5

Bunlarda akıl sahibi için birer yemin (değeri) var mıdır? Bu ifade, üzerine yemin edilen nesnelerin azametini ve aklı başında olan kimseler nezdinde büyüklüğünü ve bunların tazim edilmeye ve yüceltilmeye lâyık nesneler olduklarını ifade etmektedir. Ve yine bu âyet-i kerime, kendileri üzerine yemin edilen nesnelerin şerefli olduğunu, verilen haberin bu nesneler üzerine yemin edilerek pekiştirilmeye lâyık olduğunu vurgulamaktadır. Bu, tıpkı parlak bir delil zikreden bir kimsenin delilini anlattıktan sonra benim bu zikrettiklerimin delil olma değeri var mıdır, diye sormasına benzer. Buna göre âyet-i kerimenin mânâsı; üzerine yemin edilerek zikredilen bu şeylerin marifet nuruyla nurlanmış akıl sahipleri yanında ikna edici bir yemin özelliği var mıdır ki, aklı başında olan kimse bu nesnelerin tazim ve yüceltme amacıyla üzerlerine yemin edilmeye lâyık şeyler olduğu kanaatine varsın? Ya da bu şeyler üzerine yemin etmek akıl sahipleri için uygun bir yemin tarzı mıdır? Böylesi kimselerin itibar edecekleri makbul bir yemin çeşidi midir ki, böylece akıl sahibi yeminle pekiştirilen şeye inanabilsin? demek olur.

Âyet metninde yer alan ”hicr" kelimesi, akıl demektir. Çünkü akıl, insanı uygun ve gerekli olmayan yerlerde bulunmaktan ve çelişkiye düşmekten kurtarır. Akla Arapçada âyetin tabiriyle ”hicr" dendiği gibi, ”nuhye" de denmektedir. Çünkü, akıl insanı engellemekte ve ona uygunsuz şeyleri yapmayı yasaklamaktadır.

Bilge kişilerden birisi şöyle der: ”Aklın kalbe göre durumu, ruhun cesede karşı durumu gibidir. Aklı olmayan her kalp ölüdür ve böyle bir kalp hayvanların kalbi mesabesindedir. Bu âyet-i kerimede yeminle pekiştirilen gerçek ise, gizlidir ve bu gerçek kâfirlere mutlaka azap edileceği gerçeğidir."

5 ﴿