19O, yaptığı iyiliği, birinden karşılık görmek için değil, ancak Yüce Rabbinin hoşnutluğunu gözeterek yapmıştır. Yani Allah'tan başka hiç kimsenin yanında herhangi bir nimet ve ihsan yoktur ki, kendisine mükâfat olarak vermesi için ona yönelsin. Burada ”Yüce Rabbinin hoşnutluğunu gözeterek yapmıştır" ifadesi, munkatı istisnadır. Buna göre âyetin manası şöyle olur: Malını veren kimse bunu sadece Yüce Rabbinin zâtını ve rızasını talep ettiği için yapar. Malını, önceden verilmiş bir nimete mükâfat için vermez. Aksine Allahü teâlâ kendisine emrettiği ve teşvik ettiği için" verir. Âyet metninde yer alan ”el-a'lâ" kelimesinin manası, mahlukatmın üzerinde yüce demektir. Bu âyet-i kerime, Hazret-i Ebû Bekir es-Sıddîk (radıyallahü anh) hakkında nazil olmuştur. Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Bilâl-i Habeşî'yi satın almış ve kölelikten azad etmişti. Müşrikler: ”Ebû Bekir onu kendisine yapılmış bir iyilikten dolayı azad etti" deyince bu âyet-i kerime nazil oldu. (3) Bir hadiste de şöyle buyurulmuştur: ”Allah Ebû Bekir'e merhamet eylesin. Beni kızıyla evlendirdi, hicret yurduna taşıdı ve Bilâl'i kendi parasından azad etti." Hazret-i Ömer derdi ki: ”Bilâl bizim efendimizdir, Bilâl, Efendimizin mevlâsıdır." Bu ifade, tıpkı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın: ”Selman bizdendir, ehl-i beytimizdendir," ifadesine benzemektedir. (4) Burada takvanın sağlamış olduğu şerefe bakmak gerekir. Takva, nasıl da âzad edilmiş bir köleyi eşraf mertebesine yükseltmektedir. Dolayısıyla insanın sırf kupkuru nesebiyle öğünmemesi gerekir. Çünkü böyle bir öğünme insaf sınırlarını aşar. Yukarıda zikrolunanlardan anlaşıldığına göre, fazilet açısından en yüce verme, Allah rızası için olanıdır. Orta yollusu âhirette karşılığını almak üzere verilenidir. En düşüğü ise haram olmayan, mubah dünveyî bir amaçla verilenidir. Riyâ ve gösteriş için ya da başka bir amaçla verilene gelince, bu en aşağılık ve en çirkin olanıdır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: ”Size bir iyilikte bulunana siz de karşılık veriniz. Verecek bir şey bulamazsanız o kişiye dua ediniz." Bu ifade, yapılan iyiliğe karşı iyilikte bulunmanın meşru ve övülen bir şey olduğunu fakat sırf Allah rızası için verilenin derecesinde ve seviyesinde olmadığını göstermektedir. |
﴾ 19 ﴿