3

Oku! Sana emrolunanı yap. Okuma emrinin tekrarlanması verilen emre uyulmayı pekiştirmek ve daha sonra gelecek ifadelere bir hazırlık mahiyetindedir.

İnsana bilmediklerini belleten, insana bunları ve bunların dışında asla hatıra gelmeyecek külli ve cüz'î, açık ve kapalı bütün meseleleri öğreten...

Kalem ve yazı Allahü teâlâ 'nın nimetlerinden olduğuna göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) neden yazmıyordu denecek olursa buna cevabımız şöyle olur: Rasûlüllah yazı yazmayı bilseydi bazıları o, Kuranı öncekilerin sahifelerinden okudu derlerdi. Sonra Levh-i Mahfuz mushafı olan bir kimsenin yazı yazmaya ihtiyacı olmaz. İlimlerin oluşması maddî emarelerledir. Oysa yazı zihnî bir sanat ve tabiî bir güçtür ve bu sanat ve güç maddî bir âletle ortaya çıkar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise, derinliğine bilgi sahibidir. Allahu teâlâ ona ledünnî ilmi öğretmiştir. Nitekim Nisa süresindeki: ”Ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın lütfü sana gerçekten büyük olmuştur." (Nisa: 1 13) âyet-i kerimesi buna işaret eder.

Kalemle (yazmayı) öğreten, öğrettiğini başka bir şeyle değil, yalnız kalem vasıtasıyla öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir. Okuyup yazan, nasıl kalem vasıtasıyla okuyor yazıyorsa. Allah da sana bunlar olmaksızın öğretmiştir.

Bu âyet-i kerime, insana, kalem vasıtasıyla yazma ve yazıyı öğrenme şerefinin ve nimetinin verildiğini ifade etmektedir. Bu sebeple demişlerdir ki: ”İlim bir avdır, yazı ise onun bağlanmasıdır." Şâir şöyle der:

Eskimez kitap yoktur zamanla

Bakî kalır tek onun yazdığı, zamanla.

Yazarsan hoş şeyler yaz, Sevindirsin seni kıyamette yazmanla!

Şayet kalem olmasaydı, din ve dünya işleri düzgün gitmezdi. Bu âyet-i kerimede ilk yaratılanın en büyük kalem olduğuna işaret vardır.

Süyûtî der ki: ”İlk yaratılan şey kalemdir. Allahü teâlâ  ona kıyamete kadar olacak şeyleri yaz diye emretti. Kalemin ilk yazdığı ifade ”Ben tevbeleri çok kabul edenim. Tevbe edenin tevbesini kabul ederim," ifadesidir.

Âlimlerden birisi der ki: ”Kan pıhtısından yaratılma ile kalemle öğretme olayı arasındaki uygunluk şuradan kaynaklanmaktadır: İnsanın en aşağı bulunduğu mertebe bir kan pıhtısı durumundaki mertebesidir. En üstün makamı ise âlim olduğu makamdır. Allahü teâlâ  insana onu kan pıhtısı gibi en aşağı mertebeden alıp ilim öğrenmek gibi en üstün mertebeye çıkarmak suretiyle kendisine vermiş olduğu nimeti hatırlatmaktadır."

Rabbin, en büyük kerem sahibidir. Çünkü O, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın ”Ben okuma bilmem" ifadesiyle beyan etmiş olduğu özrünü ortadan kaldırmaktadır. Çünkü Rasûlüllah bu mazeretiyle okumanın, okuma ve yazma bilenlerin işi olacağını, kendisinin ise ümmî olduğunu ifade ediyordu. Buna karşılık kendisine şöyle denmiş oluyor: ”Kendi ismiyle başlamak suretiyle sana okumayı emreden Rabbin, en büyük kerem sahibidir ve O, her kerîm olandan daha çok kerem sahibidir. Çünkü O, herhangi bir amaç gütmeden nimet verir. Övgü veya sevap ya da kınamadan kurtulma gibi herhangi bir amaç gütmez."

3 ﴿