3

Kadir gecesi yani o gecede ibadet

bin aydan yani bin ayın orucundan ve namazından

daha hayırlıdır. Daha efdaldir, kadri daha yücedir, ecri bu süredeki ecirden daha fazladır. Bin ay, seksen sene dört aydır. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur: ”Kim Kadir gecesini, inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ihya ederse geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır. Kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Ramazan ayında oruç tutarsa geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır." (1)

1- Hadisi Nesâî tahrîc etti. Bkz. Câmiu'l-Usûl, 9/439.

Hadisteki ”îmânen ve ihtisâben" kelimelerini Hattâbî, niyetle ve azimetle diye açıklamıştır. (2) Bundan maksat, gönül hoşluğu ile yüksünmeden, orucunu ağır, günlerini uzun bulmadan aksine günlerin uzunluğu, sevabın çokluğunu gerektireceği için bunu fırsat bilerek, tasdik ederek oruç tutmak ve sevabını ummaktır.

2- Biz bu sözleri: İnanarak ve sevabım Allah'tan bekleyerek" diye terceme ettik. (Mütercim)

Beğavî'nin izahına göre ”ihtisâben", ”Allah'ın rızasını ve sevabını umarak" anlamındadır.

Hadisteki ”namaz" dan murat, teravih namazıdır. Âlimler arasında bunun, içerisinde gece namazı da bulunan mutlak anlamda olduğunu söyleyenler de vardır. ”Gelecek günahlar" sözü, o andan sonraki büyük günahlardan korumaktan kinayedir. et-Terğîb ve't-Terhîh şerhinde söylendiği gibi bu sözün, günahların bağışlanması anlamında olması da caizdir.

Saîd b. el-Müseyyeb şöyle der: ”Kim akşam ve yatsı namazlarını cemaatle kılarsa o, Kadir gecesinden nasibini almış demektir."

Kadir gecesinin gündüzü de hayır açısından aynen gecesi gibidir.

"Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır" âyeti işaret ediyor ki, arifler için Kadir gecesi, âbidlerin bin ayından daha hayırlıdır.

Bilginler, Kadir gecesinin vaktinde ihtilâf etmişlerdir. Çoğunluğun görüşüne göre Ramazan ayının son on günü içerisinde ve tek olan günlerdedir. Çünkü Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): ”Onu Ramazanın son onunda ve her tek olan günde arayınız" buyurmuştur.(3)

Kadir gecesinin Ramazanın son on gününde oluş hikmeti şudur: O dönem, oruçlunun zayıf düşeceği, ibadette gevşeklik göstereceği zannedilen dönemdir. Kadir gecesinin o dönemde oluşu, kişiyi onu bulabilme umuduyla ibadete gayretlendirir. Tek günlerde oluşu da Allah'ın tek olup, teki sevmesinden dolayıdır. O, teklik zâtının gereği olduğu üzere tek olanda tecelli eder. Görüşlerin çoğuna göre o, yirmi yedinci gecedir. Çünkü işaret ve haberler buna delâlet etmektedirler. Kimileri de onun. Ramazanın son gecesi olduğunu söylerler. Onların dayanağı şudur: Bir hadiste varid olduğuna göre. Allahü teâlâ  Ramazanın her gecesi iftar vaktinde cehennemden azabı hakeden bir milyon kişiyi serbest bırakır. Ramazanın son gecesi olduğunda ise ayın başından sonuna kadar azad ettiği kişi sayısınca cehennemliği serbest bırakır.

Hazret-i Âişe (radıyallahü anh)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: ”Rasûlüllah'a onun vaktini bilirsem ne diyeyim?" dedim. ”Allahümme inneke afüvvün tuhibbü'l-afvefa'fu annf de, buyurdu. (4)

4- Hadisi Ahmed b. Hanbel, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce tahrîc ettiler. Hadisin anlamı: ”Allahım sen afvedıcısin, affetmeyi seversin, hem de afveyle!" Bkz. Muhtasar-u Tefsîr-i ibn Kesîr, 3/662.

Ey Allah'ım! Senden af, afiyet, dinde, dünyada ve ahirette afiyet vermeni istiyoruz.

Herhalde o gecenin gizlenmesindeki sır, büyük sevap umanları, ona rastlayabilmeyı umarak birçok geceyi ihya etmeye teşviktir. Bunun benzerleri Cuma günkü duaların kabul edildiği vaktin, beş vakit arasındaki vustâ namazının, Allah'ın isimleri arasında ism-i âzamin, hepsine saygı göstersinler diye insanlar arasında veli kulunun, mükellefin her an ihtiyat üzere olması için ölüm vaktinin gizlenmesidir.

Bu geceye, Kadir gecesi denilmesi konusunda farklı görüşler vardır. Bunlar:

1- İşler o gece takdir edildiği içindir. ”Her hikmetli iş o gecede ayrılır." (Duhân: 3) âyeti buna işaret eder. Bundan maksat, takdirinin meleklere gösterilmesidir. Yoksa takdirin kendisi ezelîdir. Kadr, takdir anlamındadır. Takdir de bir şeyi hikmetinin gereğine göre özel bir şekil ve özel bir miktar üzere yapmaktır.

İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre, Allahü teâlâ  sene boyu yani ertesi yılki Kadir gecesine kadar olacak olan her şeyi, yağmuru, rızkı, dünyaya getirmeyi, öldürmeyi ve benzerî şeyleri bu gece takdir eder. İşleri idare ile görevli olan meleklere teslim eder. Rızıkların, bitkilerin ve yağmurların bir nüshasını Mîkâil'e; savaşların, rüzgârların, zelzelelerin, yıldırımların, ay ve güneş tutulmalarının bir nüshasını Cebrail'e; amellerin bir nüshasını İsrafil'e, musibetlerin bir nüshasını da Azrail'e verir. İnsanlar ise bunun farkında değildirler. Şâir ne güzel söylemiş:

Dünyaya veda et, çünkü sen bilmiyorsun,

Gecenin karanlığı çöktüğünde sabaha kadar yaşayacak mısın?

Emniyet içinde akşamı sabahı eden nice genç var,

Kefenleri dokunmuş ama haberleri yok.

Kocası için süslenen nice gelin var,

Oysa zifaf gecesinde kocalarının ruhları kabzedilmiştir.

2- Bu gece, diğer gecelerden daha şerefli ve değerli olduğu için Kadir gecesi denilmiştir. Kadr, makam ve şeref manasınadır. Buna göre, kim o gecede ibadet ve taatta bulunursa, kadr ve şeref sahibi olur.

Ebû Bekir el-Verrak şöyle demiştir: ”Bu gece, içerisinde kadr sahibi meleğin dili ile kadr sahibi ümmete kadr sahibi kitap indiği için, Kadir gecesi adını almıştır. Allahu â'lem Allahü teâlâ  ”kadr" kelimesini, bu sûrede bu sebepten dolayı üç defa zikretmiştir."

Rivayete göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İsrail oğullarından bir şahsın silâh kuşanıp Allah yolunda bin ay cihad ettiğini anlattı. Müminler buna şaştılar, kendi amellerini küçümsemediler. Bunun üzerine onlara bu gazinin cihad müddetinden daha hayırlı bir gece verildi. Eğer o geceyi ihya ederlerse, bu kullardan daha âbidler olmayı hakederler.

Bir de şöyle denilmiştir: ”Hazret-i Peygambere bu ümmetin tümünün ömürleri gösterildi. Efendimiz onları azımsadı. Uzun ömürlü olan diğerlerinin yapabildikleri amelleri yapamayacaklarından korktu. Bunun üzerine Allah ona Kadir gecesini verdi. Onu, diğer ümmetlerin bin ayından daha hayırlı kıldı."

Âyet-i kerime, Kadir gecesinin varlığına delildir. Onun, faziletinin Kur'an'ın inişinden dolayı olduğunu söyleyenler, o faziletinin bir defaya mahsus olup kesildiğini söylüyorlar. Cumhurun görüşüne göre o, bakîdir, her sene tekrarlanmaktadır. Bu, Allah'ın bir fazlı ve kullarına rahmetidir.

Bazı âlimlere göre Kadir gecesi, Ramazan ayına mahsus değildir. Ama çoğunluğa göre bu aya mahsustur. Ramazanın son on günü geldiğinde Hazret-i Peygamber, amellerini artırır, gecesini ihya eder ve aile efradını ibadet için kaldırırdı. Sâlih kullar, son on geceyi, tümüyle Kadir gecesini ihya etmek niyetiyle namazla geçirirlerdi."

Büyüklerden birisi şöyle demiştir: ”Kim bu niyetle her gece on âyet okursa, gecenin bereket ve sevabından mahrum olmaz. Bu, Allah'ın kadrini açıkladığı, Rasûlüllah'ın haber verdiği o geceye ait namazın faziletinin yerini tutar."

Nafile namazlar, insanların .birbirlerini çağırmadan yani ezansız ve kametsiz cemaatle kılınabilirler, bunda hiçbir kerâhat yoktur. Öyleyse sen manevî zevkten mahrum bazı kişilerin dediklerine kulak asma. Onlar iktidarsız kişi hükmündedirler. Münâcatın zevkini, tâatların tadını, vakitlerin faziletini bilmezler.

3 ﴿