152

«Öyle ise siz beni (ibadetle) anın. Ben de sizi anayım. Bir de bana şükredin. Bana nankörlük etmeyin.»

Yüce Allah buyuruyor ki: «Ben size peygamber göndererek nimetlerimi ve ihsanımı verdim. Bunların kıymetini bilin. Bana ibadet ve itaat etmekle, beni zikredin. Buna karşılık ben de size mağfiret edeyim. Yüce Allah'ı itaatle ananı Yüce Allah hayırla anar. Kendisine isyan edenleri Yüce Allah gadabma uğratarak cehennem azabıyla cezalandırır. Bolluk ve sıhhatteyken Allah'ı zikredenleri, Yüce Mevlâ sıkıntıya ve darlığa düştükleri zaman onları sıkıntılarından kurtarmak suretiyle anar. Yani onları içinde bulundukları sıkıntılardan ve darlıklardan kurtarır. Onların yardımına yetişir. Siz, bir musibet anında beni zikredin ki, ben de sizi o musibetten kurtarayım. Siz beni halvetlerde yani gizli yerlerde anın ki, ben de sizi cemaat içinde anayım. Siz beni cemaat içinde anın ki ben de sizi meleklerin içinde anayım.

Amr İbn As (radıyallahü anh) demiştir ki: «Allahü teâlâ'yı anmak için bir araya gelen insanları Yüce Allah daha üstün ve daha aziz bir topluluk içinde zikreder, anar. Allah, onların yaptıklarından çok fazlasıyla ikramda bulunur. Onlar Allah'ı bir kere zikretmelerine karşılık, yüz kere zikretmişler gibi karşılığını alırlar. Şayet bir kavim, bir araya gelir de Allah'ı zikretmeden dağılırsa kıyamet günü büyük bir hüsrana uğrar.»

Bu âyet-i celileden anlaşılan mâna şudur: Allahü teâlâ buyuruyor ki, nimetlerime şükretmekle beni zikredin. Ben de üzerinizdeki nimetlerimi artırmakla siz) zikredeyim. Nimetlerime şükrederseniz üzerinizdeki nimetlerimi artırırım. Siz bana dua etmekle beni zikredin, ben de sizin dualarınızı kabul etmekle sizi zikredeyim. Siz halisane ibadet yapmakla beni zikredin, ben de sizi âhirette korktuklarınızdan emin ve arzu ettiklerinize kavuşturmakla zikredeyim. Benim nimetlerime daima şükredin. Size benim kelâmımı okuyarak bilmediklerinizi öğretmesi için peygamber gönderdim. Bunlan inkâr ederek ebedî azaba uğramaym.

Hakikat ehli demiştir ki, gerçek nimet ilimdir. Diğer nimetler rahatlığa kavuşmak içindir. Acıkan bir insan açlığım gidermek için yemek yer, açlık aslında onun için bir zahmettir. Yemek yediği anda rahat eder. Fakat bir müddet sonra o rahatlık tekrar zahmete dönüşür. Bu defa ondan kurtulmak için yine çare arar. Ondan kurtulmadıkça rahata eremez. Su içmek de böyledir. Susuzluk bir ızdıraptır. Susayan adam su içince bu ızdırabmı dindirir. Bir müddet sonra bu rahatlık tekrar ızdıraba dönüşür, insan ondan kurtulmadıkça rahat edemez. Diğer zahiri nimetlerin hepsi bunlar gibidir. Fakat ilim böyle değildir, İlim ne kadar çoğalırsa o kadar fayda verir. İlim arttıkça rahmet olur, sıkıntılar gider, huzur artar, insanda devamlı kalır. Diğer nimetler zeval bulur, yok olur. İlim zeval bulmaz, yok olmaz. Allahü teâlâ ilmi nimet olarak zikretti ve ona şükredilmesini emir buyurdu.

152 ﴿