284 «Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. İçinizdekini açıklasanız da, gizleseniz de, Allah onunla sizi hesaba çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır ve Allah her şeye kadirdir.» Yüce Allah, bu âyet-i celile ile insanların dikkatini çekerek, haktan ayrılmamalarını, yerde ve göklerdeki her şeyin Allah'ın olduğunu bildirmiştir. Gökler ve yer Yüce Allah'ın mülküdür. Onları var eden, idare.. eden, içindekileri koruyan, besleyen, rızıklandıran O'dur. Ondan başka Hâlik-ı Zülcelâl yoktur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nun emriyle hareket eder. O'nun emrine mani olacak hiç bir kuvvet yoktur, bütün varlıklar O'na boyun eğmektedir. İbadet ancak O'na yapılır, O'ndan başka ibadete lâyık yoktur. Çünkü Ma'büd-u Mutlak O'dur. Yerde ve göklerde ne varsa hepsi O'nun birliğinin ve Rubübiyyetinin delilidir. Bütün yaratıklar O'nun varlığının isbatıdır. «Siz, kalbinizdeki masiyetleri gizleseniz de, açıklasanız da, Allah onu bilir ve onunla sizi hesaba çeker, mükafata lâyık olana mükâfat, mücazata lâyık olana da mücazatını verir. Bu âyet-i celile nazil olduğu zaman sahabe-i kiram endişeye düşmüş ve Peygamberimize gelip: «Yâ Resûlâllah, gönlümüzden günah ve masiyet işlemek geçiyor, fakat biz onu yapmıyoruz, ondan vazgeçiyoruz. Veya gönlümüzden geçirdiğimizi yapıyoruz, Bu ikisi mücazat bakımından bir midir? demişler. Bu âyet-i celile sahabe-i kiramı çok düşündürmüş, Yüce Allah onların tereddütlerini gidermek için «La yükellifullahü nefsen...» âyetini inzal buyurmuştur. Süfyan-ı Sevri (radıyallahü anh) şöyle, demiştir: «Her peygamber ümmete ne bu âyetle gelmiştir. Onlar bu ilâhî hükme itiraz ettikleri için gönüllerinden geçirdikleriyle azap olunmuşlardır. Onlar şöyle demirlerdir: «Bizim bu hükme gücümüz yetmez, nefsimiz de tahammül edemez.» Allahü teâlâ da, onların bu sözlerine karşılık kalblerinden geçirdikleriyle kendilerini mes'ul tutmuştur. Bu âyet Hazret-i Peygamber'in ümmetine de gelmiş, fakat onlar ilâhî hükme boyun eğmiş, itiraz etmemişlerdir. Bunun için de Yüce Allah Hazret-i Peygamber'in ümmetine lütfedip, onları kalblerinden geçirdikleriyle mes'ul tutmamıştır.» Allahü teâlâ dilediğini bağışlar, günahlarını affeder. Dilediğini de cezalandırır. Günahında ısrar edenleri, hatalarından önlemeyenleri cezalandırır. Hatâlarına karşı tevbe ve istiğfar edenleri de affeder. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Tevbe ve istiğfar ile büyük günahlar kalmaz, yok olur. Küçük günahlara devam ile, onlar da büyür, çoğalır, küçük olarak kalmaz. Tevbe eden kimse günahlardan kurtulur, küçük günahlara devam eden de günahını artırır» (Neseİ). Hadis-i şerifte de belirtildiği gibi tevbe ve istiğfar ile büyük günahlar silinir, yok olur. Küçük günahlara devam ile onlar da büyür. Bu bakımdan Müslüman daima günahlarından tevbekâr olmalıdır. |
﴾ 284 ﴿