285 «Peygamber de, iman edenler de O'na Rabbinden indirilene inandı. Hepsi de Allah'a, meleklere, kitaplarına, peygamberlerine îman etti. -O'nun peygamberlerinden hiç birinin arasını tefrik etmeyiz. Dinledik ve itaat ettik, Ey Rabbimiz, mağfiretini isteriz. Son varış ancak Sanadır dediler.» Bu âyet-i kerime dinin esaslarını beyan ediyor. Bu âyet, Mücâhid, İmam-ı Dahhak ve İmam-ı Hasan'a göre Mi'rac gecesi nazil olmuştur. İbn Abbas (radıyallahü anh)'dan nakledilen rivayet de aynı şekildedir. Bazı tefsircilere göre, bu âyetten başka Kur'ân-ı Kerîm'in bütün âyetlerini Cebrail, Peygamberimize getirmiştir. Yalnız bu âyeti Peygamberimiz Mi'rac gecesi bizzat vasıtasız işitmiştir. Peygamberimiz Mi'rac gecesi Sidretü'l-Müntehâ denen makama ve oradan da, daha ileri giderek yalnız Hazret-i Peygambere mahsus olan makama ulaşmıştır. Resûlüllah o makamdan da geçmiş, Allahü teâlâ'nın dilediği makama varmıştır. Son makama vardığı zaman Cebrail: «Yâ Muhammed, Rabbini selâmla» demiştir. Peygamberimiz de: -Ettehıyyâtü lillâhi vessalâvâtü vettayyibâtü - dil ile, beden ve mal ile yapılan ibadetlerin hepsi Allah'adır» diyerek selâmlamıştır. Yüce Allah da cevaben: «Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtühû - Ey gani yüce olan Nebi, Hazret-i Muhammed, Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketleri senin üzerine olsun- buyurmuştur. Bu yüce selamı işiten Hazret-i Peygamber, Allah'ın selâmından ümmetinin de nasiplenmesini istemiş ve «Esselâmü aleynâ ve ala ibâdillahissalihîn - Allah'ın selâmı bizim ve Allah'ın salih kullarının üzerine olsun» demiştir. Allahü teâlâ ile peygamberi arasında bu şekilde bir selamlaşmanın olduğunu gören Cebrail de: «Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdtihû ve resulün -Şehadet ederim ki, Allah'dan başka Allah yoktur. Yine şehadet ederim ki, Hazret-i Muhammed O'nun kulu ve Resulüdür» demiştir. Cebrail (aleyhisselâm)'in bu şahadetinden sonra Allahü teâlâ: «Amenerresûlü...» âyetini Mi'racda peygamberine bildirmiştir. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetinin fazilet ve üstünlükte kendisiyle bir olmasını Yüce Allah'dan niyaz etmiştir. Yüce Allah da, O'nun niyazını kabul etmiştir. Bu âyet-i celilede iman esasları bildirilmektedir. Mü’minler, Allah'ın bir olduğuna, başlangıcı ve sonu olmadığına, şeriki ve benzeri bulunmadığına, evlâddan münezzeh olduğuna iman etmişlerdir. Ayrıca meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman etmişlerdir. Bunların hepsinin hak peygamber olduğunu tasdik etmişlerdir. Mü’minler şöyle derler: «Biz, Allah'ın peygamberlerine iman ettik. Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi bir kısmına iman eder, bir kısmına iman etmemezlik yapmayız. Hepsinin peygamberliğini kabul ederiz.» Yüce Allah Âl-i îmran süresinin 29. âyetinde şöyle buyuruyor: -De ki: Göğüslerinizin içinde olanı gizleseniz de, açıklamanız da Allah onu bilir.- Bu âyet geldikten sonra Peygamberimiz şöyle demiştir: «Yâ Rabbi, işittik ve itaat ettik, bize mağfiret et, senden mağfiret diliyoruz. Dönüşümüz yalnız sanadır.» |
﴾ 285 ﴿