14

«Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, nişanlı atlara, hayvanlara, ekinlere olan ihtiraskârâne sevgi insanlar için bezenip süslenmiştir. Bunlar dünya hayatının metaldir. Oysa gidilecek yerin güzel olanı Allah katındadır.»

Bu âyet-i celilede insanların nelere karşı sevgi besledikleri dile getirilmektedir, insanlar bunlara gönül bağlayarak âhireti unutmuşlardır. Yüce Allah insanların onlara gönül bağlayarak âhireti unutmamalarını öğütler. Dünyada insanlara bazı şeyleri güzel gösterip sevdirmek ya Allah'dandır veya şeytandandır. Eğer bazı şeyleri güzel gösterip sevdirmek Allahü teâlâ'dan ise, mü’minler için bu bir imtihandır. Kâfirler için de bu bir ukubet ve felâkettir. Şayet bazı şeyleri güzel gösterip, sevdirmek şeytandan ise felâkettir. Zira şeytan insanlara vesvese vermek suretiyle onları gururlandırır, âhireti unutturur, onları şehvetlerine mahkûm eder ve neticede helaklerine sebep olur. Âyette geçen dünya zinetleri şayet insanlara Allah'ı ve âhireti unutturmaz, şehevi arzulara daldırmaz, Allah'a isyan ettirmez de, sahibini şükre yöneltir ve insandaki Allah sevgisini artırırsa o zaman fitne olmaktan çıkar, sahibi için rahmet olur. Bunlar sahibine Allah'ı unutturduğu zaman fitne ve felâket olur.

Allahü teâlâ âyette ilk olarak kadınları zikretmiştir. Zira kadınların fitnesi, her şeyin fitnesinden daha fazladır. Nitekim Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

«Ümmetimin içinde kadınların fitnesinden daha ağır bir fitne bırakmadım. Zira bunların fitnesi Âdem (aleyhisselâm) zamanından bugüne kadar devam etmiştir' (Neseî).

Peygamberimiz, ümmetinin arasında kadınların fitne çıkarmasından korkmuştur. Onun için en büyük fitnenin onlar olduğunu açıklamıştır. Bu demek değildir ki, bütün kadınlar fitnedir. Fakat kadınların ekserisi fitnedir.

İlim ehli kadınların iki türlü, çocukların da bir türlü fitnesi vardır demişlerdir. Kadınların fitnelerinden biri, beyini hısım ve akrabalarından kesmesi, ana-babasmdan ayırması, onlarla beyinin arasına dargınlık ve kırgınlık sokmasıdır. Kadınların ikinci fitnesi; dünyaya karşı aşırı bir hırs beslemeleri, haram, helâl demeden mal biriktirerek zinetlerini artırmaları, eşlerinin izni olmadan şurada -burada dolaşmaları, âhireti unutup, ibadeti terk edip, dedi-kodu yapmalarıdır. Onlar eşlerini düşünmeden arzu ettiklerini isterler, alıp -alamayacağını düşünmezler.

Evlâtların fitnesi: Kişi evlâtlarına servet biriktirmek için koşuşur da, âhireti hatırlamaz. Kızına çehiz, oğluna servet biriktirmeye çalışır da, Allah'ı unutur, ibadeti terk eder, onların servetine servet katarken, Allah'a âsi olur, âhiretini yıkar ama haberi olmaz. Onların istikbâlini temin ederken, kendi ebedi saadetini düşünmez. Onların rahatlığı için çalışır da, kendi rahatlığını hiç aklına getirmez. Fani dünya için çalışır da, ebedî hayatı için çalışmaz. Âhiret için bir hazırlıkta bulunmaz. En büyük tehlike, evlâtlar için Allah'a âsi olmak, ibadeti terk etmek, âhireti unutmaktır. Kazandığından Allah rızası için tasaddukta bulunmayan, çocuğu için servet, kendisi için büyük bir yük hazırlamıştır.

Dünya fitnelerinden biri de altın ve gümüştür. Nice insanlar bunlara aldanarak Yaratanını unutmuş, ibadeti terk etmiştir. Onlarla dünya saltanatı kurmuş, ölümü unutmuş, hiç ölmeyecekmiş gibi hareket ederek, gurura kapılmış, başkalarını küçük görmüştür. Biriktirmiş olduğu altın ve gümüş Allah indinde onun günahını artırmaktan başka bir işe yaramaz. Halbuki insan bunların sahibi değil, bekçisidir.

İnsanlara Allah'ı unutturan şeylerden biri de, bağlan, bahçeleri ve hayvanlarıdır. Onların sevgisi insanların kalbini sarmış ve Allah'ı unutturmuştur. O bağlar, bahçeler insanları oyalar, ölümü hatırlatmaz, ibadeti unutturur, âhireti düşündürmez. Sahibi, o bağların, bahçelerin kendisinin olduğunu zanneder. Düşünmez ki, burada misafirdir, asıl sahibi başkasıdır. Misafir başkasının malıyla övünmez, kibirlenmez, büyüklenmez, sahibine asi olmaz.

Allahü teâlâ bu âyet-i celilede dört çeşit malı zikretmiştir. İnsanlar da durumlarına göre dört sınıftır. Her sınıf bu dört çeşit maldan biriyle fitneye düşer.

Yüce Allah evvelâ altın ve gümüşü zikretmiştir. Bununla tüccar ve esnaf fitneye düşer. Bunların tesirinde kalarak asıl sahibini unutur. Bunların sevgisi onu sarar, gözü başka şeyi görmez olur.

İkinci olarak atlan zikretmiştir. Bunlarla beyler ve süvariler fitneye düşerler. Onlar atlarıyla övünürler de Allah'ı unuturlar. Onların gözünün gördüğü odur, başka bir şey düşünmezler.

Üçüncü olarak deve, koyun ve sığır gibi hayvanları zikretmiştir. Bunlarla da dağlarda, ovalarda yaşayanlar fitneye düşmüşler, onlara aldanıp ibâdeti unutmuşlar, mallarının çokluğu ile iftihar etmişler, fakat asıl sahibini hatırlamamışlardır.

Dördüncü olarak, ekin, bağ ve bostan tarlalarını zikretmiştir. Bunlarla da şehirlerde ve köylerde yaşayanlar fitneye düşmüşlerdir. Bağ ve bahçelerine güvenerek nam salmışlar ve şehvetlerinin esiri olmuşlardır. Bunlardan her biri sevdiklerini baştacı yapmışlar, dünya zevkine dalarak Allah'ı ve âhireti unutmuşlar, bunların esiri olmuşlar ve çeşitli felâketlere düşmüşler de yine de akılları başlarına gelmemiştir. Şayet bu dünya metalarını Allah rızası için kullanırlar, âhiretlerini unutmazlar, ibadetlerini terk etmezler, Allah'a çarşı şükürlerini yaparlarsa, dünya metaı kendileri için rahmet olur. Ahiret azığı ve cennet nimeti olur. Bunlar iki cihanın saadetini kazanmak için insanlara verilmiştir, İnsanları felâkete götürmek için verilmemiştir.

Allahü teâlâ bu âyetin sonunda dünya meta'larının fani olduğunu tenbih edip buyurdu ki: «Gönül bağladığınız şeylerin hepsi dünya metaıdır. Zira dünya ve dünyanın da bütün metaları fanidir. Fani olan şeyin peşine düşme, ona aldanıp gururlanma, bunlara bağlanıp haktan ayrılma. Çünkü yarın sen ondan ayrılacaksın. Dünyada iken âhiretini mamur et. Zira varacağın yer Allah'ın katıdır, ebedî kalacağın mekân da orasıdır. Orada hüsrana uğramamak için hazırlığını tam yap.»

14 ﴿