24

«Bu, onların; 'Sayılı günlerden sonra bize asla ateş dokunmayacak' demeleri yüzündendir. Onların uydurageldikleri yalanlar, dinlerinde kendilerini aldatmıştır.»

Bu âyet-i celile, ellerindeki kitapların hükümlerine muhalefet eden kimselerin uğrayacakları uhrevî mes'uliyeti haber vermektedir.

İmam-ı Mukatil’e göre, bu âyet Kâ'b İbni Eşref ve arkadaşları hakkında nazil olmuştur. Onlar kendilerinde bir üstünlük görerek, şöyle demişlerdir «Bizim yolumuz doğrudur. Bizden daha doğru yolda olan yoktur. Allah, Musa'dan sonra bize daha peygamber göndermemiştir.» Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) de onların yalan söylediklerini ortaya çıkarmak için şöyle demiştir: «Şüphesiz benim size söylediklerim haktır. Eğer benim söylediklerime inanmıyorsanız, Tevrat'ı getirin, hak olup olmadığını ondan öğrenelim.»

Yahudiler, Tevrat'ı getirmekten çekinmişlerdir. Şayet Tevrat'ı getirmiş olsalardı gerçek ortaya çıkacaktı. Onlar Peygamberimizin gerçek peygamber olduğunu bildikleri halde inkâr ediyorlardı. Allahü teâlâ da, onların yalanlarını izhar için bu âyet-i celileyi inzal buyurmuştur.

İmam-ı Kelbi'ye göre: Bu âyet Hayberli iki Yahudi hakkında nazil olmuştur. Hayberli iki Yahudi zina etmişlerdi, Tevrat'a göre cezalarının verilmesi gerekiyordu. Tevrat'ta da zinanın cezası recimdir. Onlar Tevrat'ın bu hükmünü kabul etmemişler, gelip Peygamberimize müracaat ederek haklarında hüküm vermesini istemişlerdir. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) de zina suçunun cezasının recim olduğunu onlara bildirerek, haklarında recimle hükmetmiştir. Onlar Peygamberimizin bu hükmüne de itiraz ederek «Allah'ın hükmü böyle değildir» demişlerdir. Bunun üzerine Peygamberimiz de, onların kendi kitaplarına göre cezalandırılmalarını istemiş ve Yahudi âlimlerinden İbni Suriyâ'yı davet ederek zinanın Tevrat'taki hükmünü sormuştur. Peygamberimiz ona yemin verdiği için, zinanın Tevrat'taki hükmünü gizlemeyerek recim olduğunu söylemiştir. (Buharî - Müslim).

Yahudiler, kendi kitaplarının hükmüne de Kur'ân-ı Kerimin hükmüne de inanmadıkları için Yüce Allah, bu âyeti celileyi inzal ederek şöyle buyurmuştur: «Kendilerine kitaptan bir nasip verilmiş olanları görmedin mi ki, aralarında hüküm vermek için Allah'ın kitabına çağrılıyorlar da, sonra onlardan bir zümre arkasını çeviriyor.» Onlar Tevrat'tan da, Kur'ân-ı Kerîm'den de yüz çevirdiler, Şayet yüz çevirmeselerdi Allah'ın hükmünü kabul ederlerdi. Haklarındaki Allah'ın hükmünü kabul etmediler. Hattâ uğrayacakları cezayı da hafife alarak «bizi ateş birkaç günden fazla yakmaz» demişlerdir. Onların birkaç gün dedikleri şudur: Tih vadisinde onların dedeleri kırk gün buzağıya tapınışlardı. Onlar da dedelerinin buzağıya taptığı kırk günü kast etmişlerdi. Ve o kadar ceza göreceklerini tahmin etmişlerdi. Ondan fazla ceza görmeyeceklerini söylemişlerdi. Onlar bu sözleriyle ve bu davranışlarıyla Yüce Allah'a iftira etmişlerdir. Bu onların şımarıklıklarının alametidir. Zira Yüce Allah hiç kimseye kaç gün ve ne kadar ceza vereceğini bildirmemiştir. Cezanın da, mükafatın da miktarını ancak Allah bilir. Çünkü cezayı veren de, mükâfatı veren de O'dur. Yüce Allah onların dünyevi ve uhrevî cezalarını artırmak için bir müddet onları dünyada serbest bırakmıştır. Onlar da dünyanın kendilerinin olduğunu zannederek, şımarmışlar ve küfürlerini artırıcı sözler söylemeye başlamışlardır. Hattâ bazıları da, «cehennemde kimse ebedi kalmayacak, biz de orada birkaç gün kalacağız» demişlerdir. Böylelikle inkârlarını büsbütün artırmışlardır.

24 ﴿