26 «De ki: Ey mülkün sahibi olan Allahım, sen mülkü dilediğine verirsin. Sen mülkü dilediğinin elinden alırsın. Sen dilediğini aziz eder ve dilediğini de zelîl edersin! Hayır, yalnız senin elindedir. Şüphesiz ki, sen her şeye hakkıyla kadirsin.» Yüce Allah bu âyet-i celilede, mülkün sahibinin yalnız Allahü teâlâ olduğunu bildirmektedir. Bu dünyada hiç kimsenin dilediği gibi tasarruf edebileceği bir mülkü yoktur. İnsan oğlunun elindeki mülk emanettir. İbn Abbas (radıyallahü anh)'a göre bu âyetin nüzul sebebi şudur: Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'yi fethedince, münafıkların reisi Abdullah ibn Selûl şöyle demişti: Muhammed, Rumların ve iranlıların mülklerinin kendisinin olmasını istiyor Bu ne mümkün? Bu olacak şey mi?» Münafıkların reisi aklınca hüküm veriyor. Allahü teâlâ'nın mülkünü, kendi mülkü gibi görüyor. Allahü teâlâ da bu âyet-i celileyi inzal ederek, mülkü dilediğine vereceğini bildirmiştir. İmam-ı Mukatil de şöyle demiştir: «Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), iranlılarla Rumların yerlerinin ümmetinin olması için Allahü teâlâ'ya dua ediyordu. Yüce Allah da bu âyeti indirerek sevgili Peygamberinin bununla dua etmesini bildirmiştir.» Bazı tefsirciler ise şöyle demişlerdir: -Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'nin etrafına hendek kazarken bir taşa rast gelirler, sahabe bir türlü taşı kıramaz. Peygamberimiz taşın yanına gelir, taşı kırmak için kazmayı eline alır ve birkaç kez vurur. Taştan bir nur çıkar. Peygamberimizin yanında bulunan Selman-ı Fârisi Hazretleri onu görür ve «Yâ Resülâllah, ben taştan acaip bir şeyin çıktığını gördüm» der. Peygamberimiz de, «o nur içinde Şam'ın köşklerini gördüm» buyurmuştur. Yüce Peygamberimiz taşa tekrar kazmayı vurunca bir nurun daha çıktığını görür ve «bu nurun içinde de İran'ın köşklerini görüyorum» der ve ilâve eder: «Kısa bir zamanda Şam ile îran benim ümmetimin olacak ve ümmetim onlara galip gelecektir» (Buhâri - Müslim). Münafıklar Peygamberimizin bu sözlerini işitince şöyle demişlerdir: «Muhammed korkudan emin olmak için Medine'nin her yanına hendek kazdırdı. Bu durumda olmasına rağmen iranlıların ve Rumların yerlerini almak istiyor. Halbuki onlar memleketlerinde ipek üzerinde yatıyorlar, Muhammed ise hasır üzerinde yatmaktadır. Eğer Muhammed peygamber ise, onun durumu da öyle olmalıydı.» Yüce Allah onların sözlerini reddetmek için bu âyet-i celileyi inzal buyurarak, sevgili habibine şöyle hitap etmiştir: «De ki: Ey mülkün sahibi olan Allahım, sen mülkü dilediğine verirsin. Hazret-i Muhammed ve ona tabi olanlara verdiğin gibi. Sen mülkü dilediğinin elinden alırsın. Fars ve Rumlardan aldığın gibi. Sen dilediğini aziz kılarsın, hidayete erdirip islam'ı nasip ettiklerin gibi. Sen dilediğini zelil edersin, müşrik ve kafirleri »111 ettiğin gibi Ben dilediğine hidayet ve saadet verip, onları aziz edersin. Sen dilediğini küfrüyle zelil edersin. Şüphesiz ki, sen her şeye hakkıyla kadirsin.» |
﴾ 26 ﴿