145

«Allah'ın izni olmadıkça hiç bir kimseye ölmek yoktur. O, vadesiyle yazılmış bir yazıdır. Kim dünya nimetini isterse kendisine ondan veririz. Kim de âhiret nimetini dilerse buna da ondan veririz. Ve şükredenleri mükâfatlandıracağız.»

Hiç şüphesiz her canlı mutlaka ölümü tadacaktır. Fakat Allah'ın izni olmadan hiç bir canlı için ölüm yoktur. O ölüm, vadesiyle yazılmış bir yazıdır. Allahü teâlâ’nın tayin ettiği vade gelmeden hiç kimse ölmez. Vade gelince ecel ne bir saniye geri, ne de bir saniye ileri alınır.

Bu âyet-i celile Mu'tezilenin şu görüşünü reddeder. Mu'tezile'ye göre: -Harpte ölen veya kesilen bir hayvan ecelinden önce ölmüş olur. Bundan dolayı adam öldüren kimseye kısas veya diyet lâzımdır. Hayvanı boğazlayanın da bedelini ödemesi gerekir. Şayet bunlar ecelinden ölselerdi, bunları öldürenlere ve kesenlere kısas veya diyet gerekmezdi. Halbuki Yüce Allah «hiç bir nefis ecelinden evvel ölmez' buyuruyor. Fakat bu ölümün ne zaman geleceği kullarca meçhuldür. Hangi yaşta geleceğini Allah'tan başka kimse bilmez. Şu veya bu bir bahanedir. Bunun için Allahü teâlâ kullarından hazırlıklı olmalarını istiyor. Çünkü ölüm bir hayatın sonu, diğer hayatın başlangıcıdır. Îmanın emirlerinden geri kalıp, bütün gücünü dünya için harcamak büyük gaflettir. Îmanın esaslarına tâbi olmak ilâhî emre tâbi olmaktır. İlâhî emre tâbi olanlar ise kurtuluşa «renlerin ta kendileridir.

Allahü teâlâ şöyle buyuruyor: «Kim dünya nimetini isterse kendisine onu veririz. Kim de âhiret nimetini dilerse buna da ondan veririz. Ve şükredenleri mükâfatlandıracağız.» Allahü teâlâ dünyayı dileyene dünyayı, âhireti dileyene de âhiret nimetlerini verir. Yüce Allah kullarının dilediğini verir. Kul hayır dilerse hayır, şey dilerse şer verir. Yüce Allah, hiç şüphesiz şükredenleri mükâfatlandıracaktır.

145 ﴿