90

«Ancak sizinle kendileri arasında anlaşma bulunan bir millete sığınanlar müstesna. Sizinle savaşmaktan veya kendi milletleriyle harb etmekten bunalarak size baş vuranlar da müstesnadır. Allah dileseydi onları size musallat ederdi de, sizinle savaşırlardı. Eğer sizden uzak durur, savaşmaz ve size barış teklif ederlerse, Allah onlara dokunmanıza izin vermez.»

Kafirlerle savaş yapılması ve onlarla dostluk kurulmaması yukarda geçen âyette belirtilmiştir. Fakat onlar Müslümanlarla kendileri arasında anlaşma bulunan bir millete sığınırlar veya Müslümanlarla savaşmaktan vazgeçerlerse o zaman öldürülmeleri yasaktır, İslâm, Müslümanlara zararı dokunmayan kâfir ve müşriklerin öldürülmesine izin vermez. Ancak, Müslümanlara zararı dokunan veya onlara harp ilân eden kâfirlerle savaşılmasım ve onların öldürülmesini emreder. Yüce Allah onlar hakkında şöyle buyuruyor; «Eğer kâfirler sizden uzak durur, savaşmaz ve size barış teklif ederlerse, Allah onlara dokunmanıza izin vermez,»

Görülüyor ki, kâfirler Müslümanlara zarar vermedikleri, barış teklif ettikleri ve savaştan uzak oldukları müddetçe onlara dokunulmasına Allahü teâlâ izin vermiyor. Onlarla anlaşma yapıldığı zaman ahde vefa gösterilmesini emrediyor. Kâfirler ahidlerini bozmadıkça Müslümanların da ahidlerini bozmalarına müsaade yoktur. Zira Müslümanlar yeryüzüne savaş için değil, huzuru temin için gelmişlerdir, İslam dininin ana gayesi yeryüzünde tevhid inancını yerleştirmek ve insanlar arasında huzuru temin etmektir. Tevhid inancını yerleştirmek ve huzuru temin etmek İslâmın mensuplarına emredilmiştir.

Bu âyet-i celîle Müslümanların kâfirlerle sulh yapmasında bir sakınca olmadığına delâlet eder. Gerek savaşta ve gerek barışta kâfirlerle sulh yapılmasında bir sakınca yoktur.

90 ﴿