94 «Ey iman edenler, Allah yolunda cihada çıktığınız zaman mümini kâfirden ayırt etmek için iyice araştırın. Size İslâm selâmı verene - dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek - sen mü’min değilsin demeyin. Allah katında çok ganimetler vardır. Evvelce siz de öyle idiniz de Allah size lütfetti. Onun için iyice anlayın. Muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.» Bu âyet-i celîle de Üsâme ibn Zeyd hakkında nazil olmuştur, Mirdas isminde bir zat gelip Üsâme'ye selâm verir ve diyerek, Müslüman olduğunu söyler. Mirdas, Müslüman olduğunu söylemesine rağmen Üsâme onun Müslüman olduğuna inanmaz ve onu öldürür. Üsâme'nin Mirdas'ı öldürdüğünü Peygamberimize haber verirler. Peygamberimiz «Yâ Üsâme, senin öldürdüğün kişi dediği halde, niçin onu öldürdün?» der. Üsâme cevaben: -Yâ Resûlallah, o kılıçtan korktuğu için diliyle bunu söyledi kalpten ihlâsla söylemedik der. Peygamberimiz tekrar «Yâ Üsâme, onun kalbini açıp, ihlâsla olup-olmadığına baktın mı?» der. Yaptığına çok pişman olan Üsâme «Yâ Resûlallah, benim için istiğfar et, Allahü teâlâ'dan affımı dile» der. Peygamberimiz ona üç defa «Sen La ilahe illallah diyeni öldürdün, ben senin için nasıl mağfiret dileyeyim» cevabını verir ve dördüncüsünde Yüce Allah'tan Üsâme için mağfiret diler. Sonra bir köle âzad etmesini söyler. Bir rivayete göre de bu âyetin nüzul sebebi şudur: Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) düşman üzerine bir ordu gönderir, Savaşta Peygamber ordusu düşmana galip gelir ve zaferi orduya iştirak eden bir zat gelip Peygamberimize müjdeler ve şöyle der: «Ey Allah'ın Resulü, biz düşman ordusunu yendik, onlar perişan bir şekilde kaçmaya başladılar. Ben, onlardan birisini kovalıyordum, yakaladım, tam öldüreceğim sırada «Ben Müslüman oldum diyerek La ilahe illallah dedi.” Onun bu sözüne itibar etmedim ve öldürdüm.» Bu sözleri duyan Peygamberimiz «Demek ki sen Müslüman olanı öldürdün- der. O zat cevaben «Ey Allah'ın Resulü, o kılıçtan korktuğu için Müslüman olduğunu söyledi» der. Tekrar Peygamberimiz «Onun kalbini açıp baktın mı da, böyle konuşuyorsun?» cevabını verir. O zat yaptıklarına pişman olur ve «Yâ Resûlallah, ben bir hata işledim, benim için mağfiret dile» der. Peygamberimiz »Senin için mağfiret dilemem» buyurur. Bu olaydan bir kaç gün sonra o zat vefat eder. Onu bir kabristanlığa defnederler, sabahleyin bakarlar ki, mezardan çıkarılmış. Tekrar defnederler, ertesi sabah yine mezardan çıkartıldığını görürler. Böylece üç gün devam eder. Yani üç defa defnedilir, üçünde de sabahleyin mezardan çıkartıldığı görülür. Yakınları onun durumundan haya ederler ve götürüp bir dereye atarlar. Yüce Allah bu ayet-i celîleyi o zaman inzal ederek şöyle buyurur: «Ey iman edenler, Allah yolunda cihada çıktığınız zaman mü’minl kâfirden ayırt etmek için iyice araştırın. Size İslâm selâmı verene dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek «Sen mü’min değilsin- demeyin. Görülüyor ki, diliyle de olsa «Ben Müslümanım» diyenlerin öldürülmesine asla müsaade edilmiyor. Müslüman olduğunu söyleyenlerin, bunu kalbten mi, dilden mi söylediklerini biz bilemeyiz. Onu ancak Allah bilir. Biz sadece zahire göre hükmederiz. Bazı kıraat âlimleri okumuşlardır. O zaman mânâ şöyle olur: Bir kimse size boyun eğer, teslim olur ve tâbi olursa, ona «Sen Müslüman değilsin” demeyin. Böyle söylemekten çekinin, elindeki mala tamah ederek onu öldürmeyin. Eğer maksadınız elindeki malı almaksa, ondan vazgeçin. Allah'tan helâlinden isteyin, zira Allah katında çok ganimetler vardır. Geçici nimetler için ebedi olan nimetleri yok etmeyin. Allah yolunda cihada çıktığınız zaman iyice araştırmadan «Ben mü’minün» diyenleri kâfir zannederek öldürmeyin. Evvelce siz de onlar gibi idiniz de Allah size lütfetti. Onun için iyice anlayın. Muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Bu âyet-i celîle her ne kadar bir şahıs hakkında nazil olmuşsa da, hükmü umûmidir. |
﴾ 94 ﴿