115

«Kim kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra, Peygambere muhalefet eder, mü’minlerin yolundan başkasına uyup giderse, onu döndüğü yolda bırakırız. Kendisini cehenneme koyarız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir.»

Ebû Ta’ma'nın hırsızlığı açığa çıkınca Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) elinin kesilmesini emretmişti. Bunu duyan Ta’ma Medine'den Mekke'ye kaçar. Orada da hırsızlık yapmadan duramaz, bir duvarı deler, içeriye girmek ister. Tam o sırada beline büyükçe bir taş düşer, duvarın arasında sabaha kadar kalır. Sabah olunca duvar sahibi Ta'ma'ı görür. Kendisini oradan kurtarırlar ve Mekke'den kovarlar. Bu defa Şam istikametine gider. Yolculuğu sırasında bir ticaret kafilesinden bazı eşyalar çalar. Çalmış olduğu bu eşyalarla kendisini yakalarlar, orada recmederler. Yani taşla öldürürler. Hain adam bu şekilde cezasını bulur. Allahü teâlâ yukardaki âyeti inzal ederek şöyle buyurmuştur: «Kim kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra, Peygambere muhalefet eder, mü’minlerin yolundan başkasına uyup giderse, onu döndüğü yolda bırakırız. Kendisini cehenneme koyarız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir.» Kendilerine doğru yol apaçık bildirildikten sonra Peygambere muhalefet ederek, mü’minlerin yolundan ayrılıp puta tapanları, putları dünyada da, âhirette de Allah'ın azabından asla kurtaramaz. Onları Allah'ın azabından kurtaracak bir yardımcıları da yoktur. Hakkı bırakıp bâtıla dönenleri Yüce Allah döndüğü yolda bırakır. Yani rahmetini onlardan kaldırır ve onlar için hazırlamış olduğu cehennemine koyar. Çünkü onlar bu dünyada iken hakkı bırakmışlar, Peygambere muhalefet etmişler ve mü’minlerin yolundan ayrılmışlardır. Onlar, Allah'a isyan edip, şirk koştuklarının ve Peygambere muhalefet ettiklerinin cezasını çok fazlasıyla göreceklerdir. Onların varacakları cehennem ne kötü bir dönüş yeridir.

Bu âyet-i celile îcma-ı Ümmetin dinde hüccet olduğuna delâlet etmektedir. İcma-ı Ümmete muhalefet etmek islâm'a muhalefet olur. İslamî hükümlere muhalefet eden inkâr ederse kâfir olur. İnkâr etmeksizin muhalefette bulunursa âsî ve günahkâr olur. Bu bakımdan İslâm'ın ana kaynağı dört olarak kabul edilmiştir. Kitap, Sünnet, İcma' ve Kıyas.

115 ﴿