11

«Ey iman edenler, Allah'ın, üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani bir topluluk size tecavüze kalkışmıştı da Allah onlara mani olmuştu. Allah'tan korkun. Mü’minler yalnız Allah'a güvenip dayansınlar.»

Bu âyet-i celîlenin nüzul sebebi şudur: Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ni çekiyor, onların Allah'tan korkmalarını ve yalnız Allah'a güvenmelerini beyan ediyor.

Bu âyet-i celîlenin nüzul sebebi şudur: Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Medine'ye hicret buyurdukları zaman, iki Yahudi kabilesi olan Beni Kureyza ve Beni Nadr ile bir antlaşma yapmıştı. Antlaşmaya göre Medine'yi düşmana karşı beraber savunacaklar, aralarında savaşmayacaklar, diyet hususunda yardımlaşacaklar ve benzeri hükümlerde birlikte hareket edeceklerdi. Bir gün taşradan iki müşrik Peygamberimizin huzuruna gelirler, Peygamberimizle olan işlerini görürler, diğer ihtiyaçlarını karşılarlar ve Müslümanlar tarafından yolcu edilirler. Yolda Amr İbni Umeyye ile karşılaşırlar. Amr İbni Umeyye onları eşkıya zanneder ve öldürür. Bu haberi duyan Peygamberimiz çok üzülür, öldürülenlerin velilerine kan bedeli olarak iki hur Müslümanın bedeli kadar diyet vermeyi taahhüt eder. Bu diyetin bir kısmını antlaşma yaptıkları Yahudi kabilelerinden almak için Peygamberimiz yanına Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer ve Hazret-i Ali'yi alarak Beni Nadr kabilesine gider. Durumu kendilerine bildirirler. Onlar Peygamberimizi ve beraberindekileri önce hoş karşılarlar ve «Biraz sabredin, kardeşimiz Kureyza'lılarla bir istişare yapalım, onların fikrini öğrenelim» derler. Peygamberimizi arkadaşlarıyle birlikte bırakıp, Kureyza'lıların fikrini almak için giderler. Onlar diyet için yardım etme yerine, Peygamberimizi ve beraberindekileri öldürmeyi plânlarlar. Peygamberimiz onların gelmesini beklerken, tam o anda Cebrail gelir durumu Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bildirir. Bunun üzerine Peygamberimiz ve beraberindekiler oradan ayrılırlar. Böylece Yahudilerin kurmuş oldukları tuzak suya düşer ve hileleri meydana çıkar. Bunun üzerine Allahü teâlâ yukardaki âyeti inzal ederek şöyle buyurmuştur: «Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani bir topluluk size tecavüze kalkışmıştı da Allah onlara mani olmuştu. Allah'tan korkun. Mü’minler yalnız Allah'a güvenip dayansınlar.»

Kul Allah'a tevekkül edince, ona hiç bir kuvvet zarar veremez. Mü’min tedbirini alıp, sonra Allah'a tevekkül edecektir. Allah'tan başkasına boyun eğenler er-geç mutlaka hüsrana uğrayacaklardır.

Bazı tefsircilere göre bu âyetin nüzul sebebi şudur: Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gece tek başına şehitleri ziyaret etmek için Bakıyye Mezarlığına gider. Orada karşısına cengâver bir Yahudi çıkar ve Peygamberimize şöyle der: «Yâ Muhammed, gerçek peygamber isen kılıcını bana ver. Gerçek peygamberler cimri olmazlar, kılıçlarını isteyene verirler.» Cihanın güneşi sevgili Peygamberimiz hiç tereddüt etmeden kılıcını hemen o kâfire verir. Kâfirin niyeti başkadır, aklınca peygamberi öldürmek ister ve eline aldığı kılıcı çeker, Peygamberimize yönelir. O anda içine bir korku düşer, kâfir sanki yere düşüp bayılacak olur, kendisini zor tutar. Kılıcı derhal iade eder. Görülüyor ki, Allah'ın koruduğuna kimse bir şey yapamıyor.

Allahü teâlâ Resulüne nimetini bildirmek için bu âyeti göndermiştir. Ayetin sonunda «Allah'tan korkun, size verdiği nimetlerine karşı şükredin. O'na tevekkül edin. Mü’minler yalnız Allah'a güvenip dayansınlar» buyurulmaktadır. Mü’minin Allah'a tevekkül etmesi vaciptir.

11 ﴿