93

«İman edip güzel amel işleyenler Allah'tan korktukları, imanlarında sebat ettikleri, iyi amel işlemeye devam ettikleri, sonra Allah'tan sakındıkları, imanlarından ayrılmadıkları ve iyilikte bulundukları müddetçe daha önce yediklerinden dolayı kendilerine bir günah yoktur. Allah iyilikte bulunanları sever.»

İman edip, amel-i salih işleyenlerin, içki haram olmadan önce içmiş oldukları içkiden dolayı kendilerine bir vebal yoktur. Zira henüz daha içki yasağı konmamıştı. İman edenler Allah'a şirk koşmaktan, ma'siyet işlemekten kaçınmışlar, Kur'an'a iman etmişler, güzel güzel ameller işlemişler, içkinin haram olduğunu tasdik etmişlerdir. Bununla beraber insanlara zulmetmekten ve haksızlık yapmaktan şiddetle kaçınmışlardır. Zira Allahü teâlâ iyi davrananları sever.

Abdurrahman Süllemî şöyle nakletmiştir: «Hazret-i Ömer'in halifeliği zamanında Muaviye Şam valisi iken bir grup insan bu âyeti tevil ederek içki içmişler ve içkinin kendilerine haram olmadığını söylemişlerdi. Muaviye bu durumu öğrenince bir mektupla halifeye bildirir ve onlar hakkında hüküm ister. Hazret-i Ömer de Muaviye'ye bir mektup yazarak onları kendisine göndermesini ister. Muaviye derhal onları halifeye gönderir. Onlar halifenin yanına geldikleri zaman, halife tek başına hüküm vermez, sahabeyi toplar ve haklarında verilmesi gereken hükmü sorar. Sahabe görüşünü şöyle açıklar: «Onlar Allahü teâlâ'ya iftira ederek haram kıldığı şeyi helâl saymışlar ve tekrar ona başlamışlardır. Bunun için hepsinin boynunu vurun.» Aynı mecliste bulunan Hazret-i Ali (radıyallahü anh) bu hükme katılmaz. Hazret-i Ömer, onun fikrini sorar, Hazret-i Ali şu cevabı verir: «Önce bunların tevbe etmesini isteyin. Eğer tevbe ederlerse her birine seksen sopa vurun. Şayet tevbe etmezlerse o zaman boyunlarını vurun.» Bunun üzerine Halife onların tevbe etmesini ister. Onlar da yaptıklarına pişman olarak tevbe ederler. İçki içenlere had cezası gerektiği için Halife, onların her birine seksener sopa vurur.

Bir insan ne kadar âlim olursa olsun, mühim, mes'elelerde bir kaç âlimle istişare yapması gerektiğine bu olay delâlet etmektedir. Tâ ki kendi reyiyle hükmedip hataya düşmesin. Çünkü istişare kişileri hataya düşmekten korur.

93 ﴿