|
93 «Allah'a karşı yalan uydurandan veya kendisine bir şey vahyedilmemişken "Bana vahyolundu", "Allah'ın indirdiği âyetler gibi ben de indireceğim" diyenden daha zâlim kim olabilir? Bu zâlimler can çekişirlerken melekler ellerini uzatmış: "Can verin, bugün Allah'a karşı haksız yere söylediklerinizden, O'nun âyetlerine büyüklük taslamanızdan ötürü alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız" derken bir görsen.» Bu âyet-i celîle Müseylemetü'l-Kezzâb hakkında nazil olmuştur. Müseyleme Yemenli olup, peygamberlik iddiasında bulunmuş, «Muhammed'e vahyolunan bana da vahyolunuyor, Muhammed büyük işleri bildirmek için gönderildi, ben de orta ve küçük isleri bildirmek için gönderildim» demiştir. Böylece peygamber olduğunu iddia ederek kafir olmuş ve Ebû Bekir (radıyallahü anh)'in hilâfeti zamanında öldürülmüştür. Allahü teâlâ bu gibilerin iddialarını reddetmek için yukardaki ayeti inzal ederek şöyle buyurmuştur: «Allah'a karşı yalan uydurandan veya kendisine bir şey vahyedilmemişken «Bana vahyolundu», 'Allah'ın indirdiği âyetler gibi ben de indireceğim- diyenden daha zalim kim olabilir?' Elbette böyle söyleyenlerden daha zalim kimse olamaz. Abdullah ibn Ebî Şerh «Allah'ın indirdiği âyetler gibi, ben de indireceğim» demişti. Abdullah Müslüman olduktan sonra bir müddet Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'e vahy kâtipliği yapmış, âyette geçen «Semian alîmâ» yerine, «Alîmen hakîmâ», «Alîmen hakima» yerine de «Semîan basirâ» yazmıştı. Şeytan kendisini fitneye sürükleyince «Haktan bana böyle vahyolundu, Muhammed'e indirilen bana da indirildi' diyerek peygamberliğini ilân etmiş ve böylece kâfir olmuştu. Bir müddet böyle devam ettikten sonra hatasını anlayınca Mekke'nin fethinden önce tekrar Müslüman olmuştu. Yüce Allah islâm'dan yüz çevirenler için şöyle buyuruyor: «Bu zâlimler can çekişirlerken melekler ellerini uzatmış: «Can verin, bugün Allah'a karşı haksız yere söylediklerinizden, O'nun âyetlerine büyüklük taslamanızdan ötürü alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız» derken bir görsen.» Ölüm melekleri kâfirlerin canlarını almaya geldikleri zaman onlara «Ey pis, günahkâr, habîs ruhlar, Allah'ın azabından yana çıkın, Allah'ın gadabı sizin üzerinizedir» derler. Bu şekilde onların ruhlarını alırlar. Kafirlerin ruhları çıktığı zaman yeryüzüne çok pis bir koku yayılır, melekler çok muzdarip olurlar. Eğer insanlar o kerih kokuyu hissetselerdi günlerce yemekten-içmekten vazgeçerlerdi. Ebû Hüreyre Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle rivayet etmiştir: «Mü'min ölüm döşeğine düştüğü zaman melekler yanına içinde misk bulunan cennet ipeği ve cennet kokularıyle gelirler. Azrail onun canını yağdan kıl alır gibi hiç zahmet vermeden alır ve «Ey temiz ruh, ey Hakkın emirlerine mutî olan can, makamından çık, Allah senden, sen de O'ndan razısın, Allah'ın rahmetine ve katındaki kerametlere gel» der. Ruh bedenden hiç acı duymadan çıkar, melekler onu alır cennetten getirdikleri misk kokulu ipeğe sararlar ve «Illiyyûn»a götürürler. İlliyyün mü’minler için hazırlanmış en yüksek bir makamdır. Kâfir de ölüm, döşeğine düştüğü zaman cehennem zebanileri ona gelirler. Ellerinde cehennem elbisesi ve cehennem kokusu olduğu halde gelirler ve dikenli teli yünün içinden çekip çıkardıkları gibi büyük bir işkence ile canım alırlar. Kâfir can çekiştirirken melekler «Ey habîs ruh, Allah'ın gadabına ve azabına uğradığın halde çık» derler. Ruh çıkınca alırlar ve cehennemden getirdikleri elbisenin içine koyarlar, kâfirler için hazırlanmış siccine götürürler. Kıyamet günü dirildikleri zaman «Bugün, dünyadaki ihanetinizin ve küfrünüzün cezasını göreceğiniz bir gündür. Dünyada iken Allah'a şirk koştunuz ve peygamberlerini yalan İtici iniz, âyetlerime dil uzattınız, şimdi onların cezasını çekin» denilecek, inkârlarının cezasını çok fazlasıyla göreceklerdir.» |
﴾ 93 ﴿