110

«Onlar, evvelce indirilenlere iman etmedikleri gibi, biz onların gönüllerini ve gözlerini çevirmiş, kendilerini azgınlıkları, taşkınlıkları içinde serseri ve şaşırmış oldukları halde terk etmiş bulunuyoruz.»

Bu âyet-i celîlenin nüzul sebebi şudur: Araplar cahiliye devrinde putlarını, atalarını ve Allah'ı zikrederek üçüne birden yemin ederlerdi. Buna da, kuvvetli yemin anlamına gelen «Cahdü'l-yemin» der-

dileseydik onların üzerine gökten bir alâmet ve bir nişan indirirdik de, onlar buna boyun eğip, itaat ederlerdi» âyetini inzal buyurunca, kafirler aynı şekilde, yemin ederek, Peygamberimize «Bu mucizeyi ve nişanı getirirsen vallahi sana iman ederiz» derler. Müslümanlar da, müşriklerin iman etmeleri için Peygamberimize «Bu mucizeleri getir» derler. Bunun üzerine Yüce Allah yukardaki âyeti inzal ederek şöyle buyurmuştur: «Kendilerine bir mucize gösterilirse, mutlaka ona inanacaklarına dair bütün güçleriyle Allah'a yemin ederler. De ki: «Mucize geldiği zaman da inanmayacaklarını anlamıyor musunuz?» Eğer dilerse Yüce Allah onlara istedikleri mucizeleri ve alâmetleri indirir. Çünkü Allahü teâlâ her şeye kadirdir. Fakat istedikleri mucizeleri Peygamberimiz onlara getirse bile, yine iman etmezler. Çünkü onlar daha önce indirilen âyetlere ve mucizelere de iman etmemişlerdir, dolayısıyla bundan sonra indirilecek olanlara da inanmayacaklardır. Allah onların kalblerini ve gözlerini mühürlemiş ve onları Hak'tan çevirmiştir. Onları, kendi azgınlıkları, taşkınlıkları içinde serseri ve şaşırmış oldukları halde bırakmıştır. Artık Hakk'a dönemezler. Onlar ayın ikiye bölündüğünü gördükleri halde iman etmemişler, "Bu, ne büyük bir sihirdir" demişlerdir. Kendilerine yine böyle bir mucize gönderilse iman etmeyeceklerdir. Onlar küfürlerinin içinde ebedî kalıcıdırlar. Çünkü Allah onları sapıklıkları ve dalâletleri üzere bırakmıştır. Yüce Allah bunu şöyle beyan ediyor: «ilkin buna iman etmedikleri şekilde onların kalblerini, gözlerini çeviririz. Onları taşkınlıkları içinde şaşkın şaşkın bırakırız.»

110 ﴿