|
19 «İnsanlar bir tek ümmetten başka bir şey değildir. Sonra ihtilâf ettiler. Eğer Rabbin daha önceden bir söz vermemiş olsaydı, aralarında ihtilafa düştükleri şeyler hakkında hüküm çoktan verilmiş olurdu.» Allahü teâlâ, Âdem (aleyhisselâm)'i tek bir ümmet olarak İslâm fıtratı üzere yaratmıştır. Bu durum Kabil'in Habil'i öldürmesine kadar devam etmiştir. Habil'in ölümünden sonra insanlar ihtilâfa düşüp, kimi İslâm fıtratı üzere Müslüman olarak kalmış, kimi de İslâm'ı terk edip kâfir olmuştur. Bu ayrılık Nûh tufanına kadar devam etmiş, Nûh tufanından sonra insanlar eskisi gibi tek bir ümmet olarak islâm akidesi etrafında toplanmışlardır. Bu birlik de çok sürmemiş yine ihtilafa düşüp, kimi iman üzere sabit kalmış, kimi de küfre dalarak kâfir olmuştur, Nûh (aleyhisselâm)'dan hemen sonra ayrılığa düşen insanların ihtilâfı günümüze kadar devam edegelmiş, bundan sonra da kıyamete kadar aynı şekilde devam edecektir. İmamı Zeccac (radıyallahü anh) şöyle demiştir: «Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'e peygamberlik gelmeden önce insanların hepsi kâfirdi. Hazret-i Muhammed peygamber olduktan sonra, kimi iman edip mü’min oldu, kimi inkâr edip kâfir oldu. Böylece insanlar muhtelif fırkalara ayrılmış oldular. Bunlardan biri iman ordusu, diğeri ise küfür ordusudur.» Eğer Allahü teâlâ onların azabını çabuklaştırsaydı, ihtilâfa düştükleri zaman derhal onları helak ederdi. Fakat tevbe edip hatalarından dönerler diye kendilerine mühlet vermiş, ihtilâfa düştükleri zaman hemen helak etmemiş, azablarını te'hir etmiştir. Bu, Yüce Allah'ın kullarına bir lütfü ve merhametidir. Eğer O, kullarının isyanlarının cezasını hemen verseydi yeryüzünde hiçbir insan kalmaz hepsini helak ederdi. Yüce Allah bunu şöyle beyan ediyor: «insanlar bir tek ümmetten başka bir şey değildir. Sonra ihtilâf ettiler. Eğer Rabbin daha önceden bir söz vermemiş olsaydı, aralarında ihtilâfa düştükleri şeyler hakkında hüküm çoktan verilmiş olurdu.» |
﴾ 19 ﴿