58

«Yûsuf'un kardeşleri gelip huzuruna çıktılar. Onlar Yûsuf'u tanımadıkları halde Yûsuf onlan tanımıştı.»

Yûsuf (aleyhisselâm) 'un kardeşleri Mısır'a gelip, huzuruna çıkınca o kardeşlerini tanır, fakat kardeşleri, onu tanımazlar. Çünkü kardeşleri onun böyle bir makama yükseleceğini nereden bilsinlerdi? Halbuki huzuruna çıktıkları kardeşleri idi. Onlar padişahın huzurunda İbranice konuşurlar, Yûsuf (aleyhisselâm) anlamamazlıktan gelir ve tercüman vasıtasıyla kardeşleriyle konuşur. Yûsuf (aleyhisselâm)'un kardeşlerine ilk sorusu «Ne istiyorsunuz, siz benim tanımadığım bir milletsiniz» olur. Kardeşleri «Biz Şam diyarından geliyoruz, bölgemizde kıtlık ve yokluk başgösterdi, senden zahire istiyoruz, onun için geldik» derler. Yûsuf (aleyhisselâm) kaç kişi olduklarını sorar, onlar on kişi olduklarını bildirirler. Bu defa Yûsuf (aleyhisselâm) 'Siz casusa benziyorsunuz, herbiriniz bin kişiye bedelsiniz, bana doğruyu söyleyin- der. Onlar «Biz sözüne sadık olan bir zatm oğullarıyız, bize kimse karşı gelemez, on iki kardeş idik. Koyun otlatırken birimizi kurt yedi, on bir kardeş kaldık. Kurdun yediği kardeşimizin gömleğini bulup babamıza getirdik, babamız onunla teselli bulur dedik, olmadı, o günden beri ağlamaktadır» derler. Yûsuf (aleyhisselâm) -Babanız ölen kardeşinizin yerine şimdi hanginizi daha çok seviyor?» dedi. Onlar «Babamız, ölen kardeşimiz Yûsufun küçük kardeşini seviyor» derler. Yûsuf (aleyhisselâm) «Eğer kardeşinizi kurt yeseydi gömleğini yırtardı, eşkıya öldürseydi gömleğini de alırdı. Sizin söyledikleriniz birbirini tutmuyor, siz doğru söylemiyorsunuz ve nasıl bir millet olduğunuzu da bilmiyoruz» der, hapsedilmelerini emreder. Onlar -Biz asla yalan söylemeyen bir milletiz, hem bizim asaletimiz sadık ve peygamberlerdendir- derler. Bunun üzerine Yûsuf (aleyhisselâm) onlara şöyle der: «Şayet bu sözleriniz doğru ise biriniz benim yanımda kalsın, gidin diğer kardeşinizi getirin doğru söylediğinizi anlayalım.»

58 ﴿