|
15 «Göklerde ve yerde kim varsa onlar da, gölgeleri de sabah akşam ister istemez Allah'a secde ederler.» “Göklerdeki ve yerdeki bütün" mahlûkat Allahü teâlâ'ya secde ve ibadet ederler. Onların kimisi isteyerek itaatle, kimisi istemeyerek ibadet ederler. Mü’minler, Allah'ın emirlerine itaat ederek, kendi arzularıyla 'Rablerine secde ve ibadet ederler. Bunu gönül hoşluğu ve huzur içinde- yaparlar. Yüce Allah secdeyi umumi kılmıştır, göklerde ve yerde bulunan bütün mahlûkat O'na secde ederler. Bu âyet bütün mahlûkatın Allahü teâlâ'ya secde ettiğine delildir. Hiçbir yaratık yoktur ki O'na secde etmesin. Yerde ve göktekilerin hepsi O'na secde eder. Zira bütün bunlar O'nun yaratmasıyla meydana gelmiştir. Kâfirlerin aya, güneşe, putlara ve diğer şeylere taptıkları görülür. Ancak bu zahirde böyledir, Hak teâlâ'ya secde etmezler. Fakat onların da Allahü teâlâ'ya yalvardıkları, boyun eğdikleri bilinmektedir. İlim ehline göre buradaki secde, Allah'a boyun eğmek, yalvarmak ve tevazu göstermek anlammadır. Zira Arap lisanında secde çoğu kez bu mânâda kullanılmıştır. Kur'ân-ı Azîmüşşân da Arap lisanı üzere indiği için onların kullanmış oldukları bazı tabirleri kullanmıştır. Bu da, Kur'ân-ı Kerîm'in Allah kelâmı olduğunu gösterir. Buna göre âyetin mânâsı şöyle olur: Göklerdeki ve yerdeki bütün mahlûkat kulluk yönünden Allahü teâlâ'ya boyun eğerler. Onlar isteseler de, istemeseler de yaratık oldukları için Rablerine tevazu ile boyun eğerler. Bütün bunlar bir şekle göre yaratılmıştır. Her birinin ayrı ayrı bir şekil alması, bir yaratıcının varlığını isbat eder. İşte O yaratıcı bunların Mevlâsı'dır, bunlar O'nun kuludur. Her ne kadar kâfirler dil ile O'nu inkâr etseler bile, yaratılışları Allahü teâlâ'yı isbat ediyor ve O'na tevazu ile boyun eğiyor. Çünkü kâfirler de, diğer varlıklar gibi mahlûktur ve mahlûk oluşları Allahü teâlâ'nın vahdaniyetini isbat eder, O'na tevazu ile boyun eğer, kendi acziyetini ortaya koyar. Kâfirlere yerleri ve gökleri kim yarattı diye sorulsa, hiç şüphesiz Allah yarattı diyeceklerdir. O'nun kudreti karşısında her an acizliklerini ortaya koyacaklardır. Nasıl koymasınlar? Yer ve gök ehli bir araya gelseler, bir zerreyi bile yaratamazlar, buna güçleri yetmez. İnsanlar ister aya, ister güneşe, ister yıldızlara, ister diğer varlıklara ve ister putlara tapsınlar, neye taparlarsa tapsınlar gönülleri Allahü teâlâ iledir. Bütün bu tapınmalar kendilerinden üstün bir varlığın mevcudiyetine inandıklarından dolayıdır. İşte O da, Yüce Allah'tır. Bazı tefsirciler, âyette geçen gölgenin secdesinin de tevazu olduğunu söylemişlerdir. Secdenin sabah ve akşam vakitlerine tahsis edilmesinin sebebi, bu iki vaktin günün tamamına şamil olduğundan dolayıdır. Diğer bir görüşe göre ise, insanların bu iki vakitte daha fazla dünyaya tamah ettikleri içindir. İnsanlar dünyaya tamah ettikçe Rablerini unuturlar, Rablerini unutmamaları için bu iki vakit zikredilerek O'na secde etmeleri emredilmiştir. Yüce Allah bunu şöyle beyan ediyor: «Göklerde ve yerde kim varsa onlar da, gölgeleri de sabah akşam ister istemez Allah'a secde ederler.» (Bu secde âyetidir, okuyanların ve dinleyenlerin secde etmesi gerekir.) |
﴾ 15 ﴿