2 «Onu göreceğiniz gün her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş gibi görürsün. Halbuki onlar sarhoş değildirler. Fakat bu, Allah'ın azabının çok çetin olmasındandır.» Sonradan var olan her şey mutlaka bir gün yok olacaktır. Dünya da sonradan var olduğuna göre, o da bir gün yok olup kıyamet kopacaktır. Yüce Allah kıyametin dehşetini kullarına haber verip şöyle buyurmuştur: «Ey insanlar, Rabbiniz'in azabından sakının. Doğrusu kıyamet saatinin zelzelesi büyük bir şeydir.» O gün yeryüzünde taş üzerinde taş kalmaz. Her şey tarumar olur, dağlar yerinden koparılıp toz olur. Güneş kararıp dökülür, yıldızların ışığı sönüp yok olur, denizler kaynayıp birbirine karışır. Dünyanın bir ucundan diğer ucu gözükür, yerin altındakiler üzerine çıkar. Allahü teâlâ o günün dehşetini şöyle beyan ediyor: «Ey insanlar, onu göreceğiniz gün her enızikli kadın enızirdiğini unutur. Her hamile kadın onun dehşetinden çocuğunu düşürür. İnsanları Allah korkusundan sarhoş gibi görürsün. Halbuki onlar sarhoş değillerdir. Fakat bu, Allah'ın azabının çok çetin olmasındandır.» Îmran ibn Huseyn'in rivayetine göre, bu iki âyet Benî Mustalik Gazvesi'nde nazil olmuştur. Peygamberimiz gece ordusunu toplar, onlara bu iki âyeti okur. Bu âyetleri duyan ordu sabaha kadar ağlar. O güne kadar onların bu kadar ağladığını gören olmamıştır. Onlar bu âyetlerin dehşetinden hayvanlarından eğeri indirmediler, çadırlarını kurmadılar, bir şey pişirip yemediler. Onların kimi ağlıyor, kimi kendisinden geçip düşünceye dalmıştı. Bu hali gören Peygamberimiz, «ey sahabem, o günün nasıl şiddetli bir gün olduğunu biliyor musunuz?» buyurur. Yanında bulunanlar «Allah ve Resulü bilir» diye cevap verirler. Bunun üzerine Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle der: «Yüce Allah, Âdem (aleyhisselâm)'e «Ey Âdem, çocuklarından cehenneme gidecekleri seç gönder» diye nida eder. Bu hitap karşısında Âdem (aleyhisselâm) de «Ey Rabbim, bunların hepsinden ne kadarını cehenneme göndereyim?» diye niyaz eder. Allahü teâlâ da «her bin kişiden bir tanesini cennete, dokuzyüz doksan dokuzunu da cehenneme gönder» buyurur. Bunu duyan sahabe hep birlikte ağlayarak «Ey Allah'ın Resulü, bundan kaç kişi kurtulup cennete gider?» derler. Cihan Peygamberi onlara şu cevabı verir: «Size müjdeler olsun, dininize kuvvetli sarılın. Sizinle birlikte iki mahlûk daha vardır ki, onlar hiçbir kavmin içinde bulunmazlar. Sayıları da hepsinden çoktur. İşte onlar Ye'cüc ve Me'cüc'dür. Ben öyle umuyorum ki, cennet ehlinin üçte ikisi sizsiniz.» Sahâbe-i kirâm bunu duyunca tekbir getirip Allahü teâlâ'ya hamd ü sena ederler. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) tekrar «cennet ehlinin üçte ikisinin sizden olacağını umuyorum. Cennet ehli yüz yirmi saf olursa bunun seksen safı benim ümmetimdir. Benim ümmetim kâfirler arasında beyaz sarık üzerindeki ben gibi gözükecektir. Ümmetimden yetmiş bin kişi hesapsız cennete girecektir.» buyurur. Bunu işiten Hazret-i Ömer, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'e -Ey Allah'ın Resulü, sadece yetmiş bin kişi mi?» diye sorar. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) de «Her yıl için yetmiş bin kişidir» cevabını verir. Bu müjdeyi işiten Ukkaş «Ey Allah'ın Resulü, dua et de ben de onlardan olayım» der. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) «sen de onlardansın» buyurur. Bunun üzerine Ensâr'dan bir kişi gelip -Ey Allah'ın Resulü, benim için de dua et, ben de onlardan olayım» der. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) -Ukkaş seni geçti ve rakam tamam oldu» der. Bu açıklamadan da anlaşıldığı gibi, âhirzaman Peygamberine ümmet olanlardan her gün için yetmiş bin kişi hesaba çekilmeden cennete girecektir. En önemli husus onun yolundan gitmektir. Onun yolundan gidenlere ne mutlu. Onlar Peygamberin şefaatına nail olacaklardır. Peygamber'in şefaatma nail olan da cehennem azabından kurtulacaktır. |
﴾ 2 ﴿