16

«Süleyman da Davud'a vâris oldu. Ve dedi ki: Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi. Ve bize her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.»

Allahü teâlâ, Dâvud ve Süleyman (aleyhisselâm)'a ilim ve hikmet vermiştir. Onlar kendilerine verilen ilim ve hikmetle insanlar arasında hükmederler, mahrukatın lisanını konuşurlar ve dağların zikir ve tesbihini anlarlar. Onlar, Allah'ın kendilerine vermiş olduğu nimetlere şükrederek şöyle derler «bizi mü’min kullarının çoğundan üstün kılan Allah'a hamd olsun.» Allahü teâlâ onlara kitap, ilim, nübüvvet, risalet, saltanat vermiş; insanları, cinleri ve şeytanları da emirlerine müsahhar kılmıştır. Böylece onları diğer mü’minlerden üstün kılmıştır. Hâlik-ı Zülcelâl, Süleyman (aleyhisselâm)'ı babası Dâvud (aleyhisselâm)'un ilmine, nübüvvetine ve mülküne vâris kılmıştır. Bu nimet ve bu üstünlük Dâvud (aleyhisselâm)'un on dokuz oğlundan sadece Süleyman (aleyhisselâm)'a nasip olmuştur. Hatta Dâvud (aleyhisselâm)'dan fazla olarak rüzgâr ile şeytanlar da onun emrine müsahhar kılınmıştır. Bu özellikler kendisine verilen Süleyman (aleyhisselâm) halka şöyle demiştir: «Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi, biz onların neler konuştuğunu biliyoruz. Her şey bize çok fazlasıyla verildi. Doğrusu bunlar bizim için apaçık bir lütuftur.» Yüce Allah bunu şöyle beyan ediyor: «Süleyman da Davud'a vâris oldu. Ve dedi ki: Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi. Ve bize her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.»

Kâ'b (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir gün Süleyman (aleyhisselâm)'ın yanında bir kumru öter. Hazret-i Süleyman kuşların ne konuştuğunu anladığı için yanındakilere «bu kuşun ne söylediğini biliyor musunuz?» diye sorar. Onlar da bilmediklerini söyler. O «'ölmek için doğdunuz, yok olmak için de yiyiniz' diyor» der. Sonra Üveyik kuşu öter. Onun da ne söylediğini yanındakilerin anlayıp anlamadıklarını sorar. Onlar bir şey anlamadıklarını söylerler. Süleyman (aleyhisselâm) «o kuş şöyle diyor 'keşke insanlar yaratılmadaydı. Çünkü onlar dünyaya gelip günahkâr oldular, Allah'ın emirlerine karşı gelip isyan ettiler'» der. Sonra Tavus kuşu öter. Aynı soruyu yanındakilere yine sorar, onlar yine bir şey anlamadıklarını söyler. Süleyman (aleyhisselâm) «merhamet etmeyen merhamete uğramaz, diyor» der. Arkasından gece kuşu öter, yanındakiler onun ötüşünden yine bir şey anlamazlar. Süleyman (aleyhisselâm) «'ey günahkârlar, tevbe istiğfar edin diye- size nida ediyor» der. Sonra Tavta kuşu öter, insanlar onun ötüşünden de bir şey anlamaz. Süleyman (aleyhisselâm) «'ey insanlar, aklınızı başınıza alın, her canlı ölür, her yeni eskir' diyor» der. Sonra kırlangıç öter, onun da ötüşünden halk bir şey anlamaz. Süleyman (aleyhisselâm) »'ey insanlar, ölmeden önce iyi ameller gönderin ki, gittiğiniz zaman onları bulaşınız' diyor» der. Sonra güvercin öter. Hazret-i Süleyman (aleyhisselâm) onun ne söylediğini yanındakilere sorar. Onlar hiçbir şey anlamadıklarını söyler. O «yerlerin ve göklerin doluşunca Rabbini tesbih ettiğim söylüyor» der. Sonra karga öter, yanındakiler onun da ne söylediğini anlamazlar. Süleyman (aleyhisselâm), «bu 'ey Rabbim, hilebazlara ve isyankârlara lanet et' diye Rabbine niyaz ediyor» der.

Rivayete göre, Yahudilerden bir topluluk İbn Abbas'a gelip şöyle demişlerdir: 'Sana yedi şey soracağız, eğer bunlara cevap verebilirsen, biz de senin dinine gireceğiz ve iman edeceğiz.» İbn Abbas (radıyallahü anh) da öğrenmek için sorun, fakat inat için sormayın, der. Yahudiler «koyun ne diye meler, horoz ne diye öter, kurbağa ne diye bağırır, merkep ne diye anırır, at ne diye kişner, sığır ne diye bağırır ve tavuk ne diye öter» derler. İbn Abbas (radıyallahü anh) onlara şu cevabı verir: Davar «Ey Rabbim, Muhammed ve âline düşman olanlara lanet et, der. Horoz «Ey insanlar, Allah'ı zikredin, ömrünüzü gaflet içinde geçirmeyin» der. Kurbağa «Karadakilerin ve denizdekilerin ma'budu olan Allah'ı zikrederim» der. Merkep «Ey Rabbim, sana isyan edenlere lanet et» der. At «Bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, her şeyin Rabbidir» der. Sığır “Ey Rezzâk-i Âlem, senden her gün beni rızıklandırmanı istiyorum» der. Tavuk «Rahman arş üzere galiptir» der. Yahudiler İbn Abbas (radıyallahü anh)'dan bu cevabı alınca hepsi iman edip müslüman olurlar.

Süleyman (aleyhisselâm) doğudan batıya kadar her yere hükmederdi. Yediyüz yıl altı ay saltanat sürmüştür. Zamanında birçok yeni sanatlar vücuda gelmiştir.

16 ﴿