|
40 «Her birini suç üstü yakaladık. Kimine taşlar savuran kasırga gönderdik, kimini bir çığlık tuttu, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk, Allah onlara zulm etmiyordu. Ama onlar kendi kendilerine zulm ediyorlardı.» Allahü teâlâ, Mûsâ (aleyhisselâm)'yı Firavun ve kavmine peygamber olarak göndermiştir. O, Firavun ve kavmini imana davet etmiş, fakat onlar bu daveti kabul, etmemiştir. Mûsâ (aleyhisselâm) onlara apaçık deliller, burhanlar getirmesine rağmen Firavun, kumandanı Haman ve Mûsâ (aleyhisselâm)'nın akrabalarından olan Karun varlıklarına güvenerek büyüklenmişler, kibirlenmişler, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp zulmetmişlerdir. Hattâ tanrılık iddiasında dahi bulunmuşlardır. Kavimleri de kendilerine uymuş, bunların yüzünden onlar da iman etmemiştir. Onların varlığı, makam ve mevkileri kendilerini Allah'ın azabından kurtaramamıştır. Hâlik-ı Zülcelâl de kendilerinden sonraki kavimlere bir ibret olsun diye Firavun ve kavmini suda boğarak, Karun'u yerin dibine batırarak, Âd ve Semûd kavimlerini korkunç bir çığlıkla, Lût kavminin üzerine gökten taş yağdırmakla helâk etmiştir. Allah bunlara zulmetmemiş, bunlar yaptıkları zulmün ve işledikleri suçun cezasını çekmişlerdir. Zulmedenler mutlaka cezalarını göreceklerdir, işte inananlar için bunda büyük ibretler vardır. Yüce Allah bunu şöyle beyan ediyor; «Karun'u, Firavun'u ve Haman'ı da. Yemin olsun ki, Mûsâ kendilerine apaçık burhanlar getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Halbuki azabımızın önüne geçebilecek değillerdi. Her birini suç üstü yakaladık. Kimine taşlar savuran kasırga gönderdik, kimini bir çığlık tuttu, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyordu. Ama onlar kendilerine zulüm ediyorlardı.» |
﴾ 40 ﴿