|
14 «Öyleyse şu gününüze kavuşmayı unuttuğunuzdan ötürü tadın azabı. Doğrusu biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık sonsuz azabı tadın.» Kıyamet günü kâfirler cehennem azabını gördükleri zaman başlarını önlerine eğerek Allahü teâlâ'nın huzuruna gelirler. «Ey Rabbimiz, bugün gözümüzle azabını gördük ve işittik. Artık bizi tekrar dünyaya geri çevir de iman edip emirlerine itaat edelim ve sâlih amel işleyelim, ondan sonra bizi öldür. Gerçekten biz cennete cehenneme, sırata ve hesaba çekileceğimize inandık.» derler. Fakat onların bu istekleri asla kabul edilmez. Çünkü artık her şey bitmiş, insanlar amelleriyle başbaşa kalmışlardır. Eğer Hâlik-ı Zülcelâl dileseydi, herkesi hidâyete erdirirdi. Fakat ezelî ilminde «Ben cehennemi, insanların ve cinlerin kâfirleriyle dolduracağım» buyurmasından dolayı hepsini hidâyete erdirmemiş, insanları ve cinleri muhayyer bırakmıştır. Onlardan dileyen hidâyeti, dileyen de küfrü seçmiştir. İmandan yüz çevirip kâfir olanlara kıyamet günü cehennem bekçileri şöyle derler: «Bugüne kavuşmayı unuttuğunuzdan dolayı tadın azabı. Bugün biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık ebedî azabı tadın.' Kâfirler de cezalarını çekmek üzere içinde ebedî kalacakları cehenneme gireceklerdir. Yüce Halik bunu sevgili Peygamberine şöyle beyan ediyor: 'Yâ Muhammed, sen bir görseydin, hani suçlular Rablerinin huzurunda başları öne eğilmiş olarak 'Rabbimiz, gördük ve dinledik. Artık bizi dünyaya geri çevir de sâlih amel işleyelim. Gerçekten biz kesin olarak inandık" diyorlardı. Eğer biz isteseydik herkesi elbette hidâyete erdirirdik. Fakat 'cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağım' diye benden hak söz sadır olmuştur. Öyleyse şu gününüze kavuşmayı unuttuğunuzdan ötürü tadın azabı. Doğrusu biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık sonsuz azabı tadın.» |
﴾ 14 ﴿