49

«Ey iman edenler, mü’min kadınlarla nikahlanıp onları, temasta bulunmadan boşadığınızda, artık onlar için size iddet saymaya lüzum yoktur. Kendilerine bağışta bulunarak onları güzel bir şekilde serbest bırakın.»

Ey iman edenler, siz mü’min kadınlarla nikahlanıp şayet onları, temas etmeden boşarsanız, iddet beklemeleri gerekmez. Kendilerine bağışta bulunarak en güzel şekilde onları serbest bırakın. Halvet olmayınca duhul olması da mümkün değildir. Eğer halvet olduktan sonra boşanma olursa İbn Mes'ud ve Abbas (radıyallahü anh)’ın rivayetine göre yine iddet beklemek gerekmez. Çünkü duhûl vâki olmamıştır. Fakat Hazret-i Ömer, Ali, Muaz, Zeyd ibn Sabit ve bir gurub sahabinin rivayetine göre halvetten sonra boşanan kadının iddet beklemesi gerekir. Halvet esnasında duhûl olma ihtimali söz konusudur. Sahih olan görüş de budur. O zaman, boşanan kadının tam mehrini alması gerekir ve başayan erkeğe de mehrin tamamını vermesi vâcibtir. Şayet halvet sırasında kadın hayızlı, hasta, nifaslı ise, o halvet sahih olmaz. Böyle bir halvetten sonra boşanma vuku bulursa, boşayana mehir lâzımdır, boşanan kadının ise ihtiyaten iddet beklemesi gerekir. Bu âyet-i celilede mü’min kadınların zikredilmesi, mü’min erkeklerin mü’min kadınlarla evlenmeyi tercih etmelerine işaret vardır.

Sahih olan halvet erkekle kadının bir evde, bir odada veya kapısı kapalı bir yerde yalnız başlarına kalmasıdır.

49 ﴿