11

«İnsanları bürüyecektir. Bu elim bir azabtır.»

Bu âyet-i celilenin nüzul sebebi şudur: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kureyşlileri durmadan İslâm'a davet ederdi. Onlar bu daveti kabul ötmeyerek, Allah Resulünü yalanlayıp alaya almışlardı. Daha da ilori giderek çeşitli işkenceler yapmaya başlamışlardı. O, bunların işkencesine dayanamayarak beddua edip Rabbine şöyle niyazda bulunmuştu: «Rabbim, bu muzır kavim üzerindeki azabını artır.» Bunun üzerine Allahü teâlâ onlara Yûsuf (aleyhisselâm) zamanındaki gibi büyük bir kıtlık vermiştir. Açlıktan köpek eti ve ölü hayvan eti yemeye başlamışlardır. Bu duruma tahammül edemeyen Kureyş'in ileri gelenleri Peygamberimize gelerek «ya Muhammed, Rabbine dua et de bu azabı üzerimizden kaldırsın. Şayet bu azab üzerimizden kalkarsa biz de iman edeceğiz» demişlerdir. Yüce Halik «kuraklık ve kıtlığı «duhan» diye belirtmiştir. Burada kuraklığı dumana ve buhara benzetmiştir. Kuraklık iki yönden buhara ve dumana benzer:

1- Çok acıkan bir adam yer ile gök arasını duman gibi görür. Gökyüzü sanki ona duman gibi gözükür. 2- Uzun müddet kurak olduğu zaman otlar ve yer kupkuru kesilir, her taraf toz bulutuna döner. Hayvanların ve insanların ayaklarından kalkan toz bulutu göğü duman bulutuna çevirir. O toz bulutu her geyi etkiler. Bunun için Yüce Halik, sevgili Peygamberine «göğün gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü gözle. İnsanları bürüyecektir. Bu elim bir azabtır.» buyurmuştur. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) kavminin ızdırabma dayanamayarak dua eder.

11 ﴿