6

"Şüphesiz ki (amellere göre ceza (mukabele) de elbette vâkîdir."

Hak teâlâ, esip kavuran, savuran yele yemîn ediyor. Abdullah ibn Ömer (radıyallahü anh) şöyle diyor: "Rüzgârlar sekizdir. Dördü (rahmet) dördü de (azap) dır. Rahmet rüzgârları: Nasirât, mübessirât, zâriyât ve mürselât isimleriyla bilinir. Azap rüzgârlarının isimleri ise şöyledir:

Âsıf, sâsıf, sarsar ve akîm'dir.

Ebû't-Tüfeyl (radıyallahü anh) Hazret-i Ali (radıyallahü anh)'in şöyle konuşurken şahidiyim: "Bana Allah'ın kitabından sorunuz. Vallahi, gece inen, gündüz inen bütün âyetleri tek tek bilirim. Bunun üzerine İbnü'l-Kerrâ Ez-zâriyât ne demektir?" Hazret-i Ali (radıyallahü anh): "Rüzgârlar, demektir." Tekrar: "Hamilât nedir?" Hazret-i Ali "Bulutlardır." İbnü'l Kerrâ "El-câriyatü yüsrân ne demektir? Hazret-i Ali: "Gemilerdir" O "El mükâssimatü emrân ne demektir?" Hazret-i Ali "Melekler demektir." diye cevaplar vermiştir. Yine İbn Abbas (radıyallahü anh) şöyle demiştir: "(Ezzâriyâtü zervân): Rüzgârın tozuttuğu şeyler, demek. (El-hâmilâtü vikran): Yağmur yüklü bulutlar. (Felcâriyâtü yüsran): Su üzerine kolayca seyreden gemiler. (Feymukassimatü emrân): Her birinin görev alanları belirlenmiş dört büyük melek: Cebrail, Mikâil, İsrafil ve ölüm meleği Azrail". Allah bunlar üzerine yemin ediyor. Herbiri vazifelerini aksatmadan yerine getirir. Yüce Allah, cehennemliklerin cehennemde azap göreceğini bildiriyor. Cennet ehlinin de muttakîler olarak Cennette nimetler içinde sefa süreceklerini beyan ediyor. Şüphesiz amellere göre karşılık olacaktır: Hayır ise cennet, şer ise cehennem.

6 ﴿