14

"(Münafıklar) onlara bağrışırlar: Biz sizinle beraber değil miydik? Evet, dediler. Fakat kendinizi siz kendiniz yaktınız (Hep mü’minlerin felâketini) gözettiniz. (İslâm dini hakkında) şüphe ettiniz. Sîzi kuruntular aldattı. Sizi o çok aldatan, Allah'a karşı bile aldattı. Nihayet (İşte) Allah'ın emri gelip çattı."

O kıyamet öyle dehşetli bir gündür ki; o gün münâfık erkek ve kadınlar, sırat köprüsünü geçerken, mü’min erkek ve kadınlara şöyle çağrışırlar: "Birazcık bizim yönümüze dönün, eğilin. Sizin nurunuzdan yararlanalım. O gün sırat üzerinden geçerken karanlık her geçeni- mü’min hâriç- kapsar. Her mü’mine ameline göre Allah nûr verir. Fakat münafıklar ve kâfirler karanlıkta kalırlar. O mü’minlerin nurundan onlar asla ışık alamazlar. Nitekim gözü görenin görmeyene faydası olmadığı gerçeği gibi... Mü’minlere "bize dönün de sizden faydalanalım" deyince, cevap olarak: "dünyâya dönün. Biz bu nuru dünyâda kazandık," derler. Veya: "Mahşer yerine gidin. Bize bu nûr ordan -amelimize göre- bize bölüştürüldü," derler.

Nûr hakkında Hasan-ı Basrî (kaddesallahü sirreh) hazretlerinin değişik, dinin ruhuna uygun bir yorumu var; der ki: "(Münafıklar Allah'ın dînine tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını bozdu) âyeti bence şöyle: O mü’mine de nûr verir, münâfıka da nûr verir. Fakat münafıklar Sırat'a ulaştıkları zaman nurları söner. Münafıkların Bize dönün ki nurunuzdan ışık alalım, derler. Mü’minler onlara acınırlar. Rabbimiz nurumuzu bizim içim tamamla, derler."

Çaresiz elleri boş dönerler. Tekrar mü’minlere döndüklerinde bir kapısı Cennete, bir kapısı da Cehenneme açılan iki kapılı bir (sûr) la karşılaşırlar.

Münafıklar Cennetin kapısından girmek isteyeceklerdir. Fakat o kapı kendilerine kapalı tutulur. Bu, onların dünyâdaki amellerinin karşılığı bir davranıştır. Çünkü münafıklar dünyâda Allah'ın diniyle ve dindarlarla alay ederlerdi. Duvarların dış yüzünden-mü’minlere şöyle seslenirler: "Biz dünyâda sizinle beraber değil miydik? Birlikte cemaatle namaz kılmamış mıydık? Bizi niçin dışarda bıraktınız?" Mü’minler şöyle cevaplarlar: "Evet, görünüşte beraberdik. Fakat siz kendi kendinize yazık ettiniz. Gönüllerinizde küfrü gizlemişsiniz. Burada ortaya çıktı. Rasûlullah'ın ve İslâmın hep başarısızlığını bekleye durunuz. İslâmî emir ve yasaklara karşı içinizde bir şüphe taşıdınız. Teslim olmadınız. O dünyaya aldandınız. Hattâ şeytan sizi "Allah'ın affı geniş" diye Ona kulluktan alıkoydu. İşte bu çileli, çekilmez, bitmez ve dayanılmaz işkence günleri gelip çattı!" derler.

14 ﴿