16

"îman edenlerin, Allahı ve Haktan ineni zikr için, kalplerinin saygı ile yumuşaması zamanı hâlâ gelmedi mi? Onlar, daha evvel kendilerine kitap verilip de üzerlerinden uzun zaman geçmiş, artık kalpleri kararmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan bir çoğu (dinlerinden çıkmış) fasıklardır"

Bu âyet-i kerîmenin nüzul esbebi şöyledir: Rasûlullah'ın ashabı bir gün üzüntülü güründüler. Dediler ki: Ya Rasûlallah! Bize gönlümüzü sevindiren bir haber versene!" Allâhü Teâlâ bunun üzerine "kıssaların en güzelinden Hazret-i Yusuf (aleyhisselâm)'in hikâyesinden bahseden Yusuf sûresini indirdi. Bundan dalayı da üzüntüleri sürdü. Tekrar bir ferahlama haberini Rasûlullahdan (sallallahü aleyhi ve sellem) istediler. O zaman şunu da indirdi:

"Allah, kelâmın en güzelini - (âyetleri birbiriyle) âhenkdâr, katmerli (tıklım büklüm hakikatlerle dolu) bir kitap halinde- İndirmiştir..." (zümer: 39/23)."

Bu âyet-i kerime ile gönüllerine birazcık ferahlık geldi. Fakat tam sevinecekleri bir haber istediler. Yukarda anlamını verdiğimiz âyet-i celîle nazil oldu.

"Onların çoğunun dinden çıkmış fâsıklar oluşu" şundandır: Münafıklar ve kâfirler görünüşte korkar gözüküyorlar. Kalpleri ise korkmuyor. Korku ona derler ki kişinin gönlünden sızı gelir ve bütün organlarında izleri görülür.

Bal tulumundan bal sızar. Bunun gibi kalbiyle korkan bir mü'min uzuvlarıyla Allah'ın emir ve yasaklarına uygun bir hayat sürer. Böylece Allaha lâyık kul olur.

16 ﴿