5

"Herhangi bir hurma ağacını kestiniz, yahut kökleri üstünde dikili bıraktınızsa (hep) Allah'ın izniyledir. (Bu izin de) fasıkları rüsvây edeceği için (verilmiş) tir."

İkrime (radıyallahü anh) der ki: Benînadîr'e varınca müslümanların bir bölüğü, onları ekonomik yönden çökertmek için hurma ağaçlarını kesmeye başladılar. Buna engel olmak isteyenlere de şu mealli âyeti kerimeyi onlara arzettiler: "Onlar yeryüzünde iktidarı ele geçirince orada ekini ve nesli ifsâd etmeye başlarlar..." (Bakara)

Bu görüşe karşı olanlar, askerî manevraya engel olan hurma ağaçlarının kesilmesini istihdaf etmişlerdi. Münafıklar "Muhammed arzı ifsâd etmeyi yasaklıyor. Ama bu ağaçları kesmekle arzı ifsâd etmiş oluyor," dediler. Bu söz üzerine bu âyet-i kerîme indirilmiştir, Bu yapılan iş de ilâhî takdir gereğidir. İbn Abbas (radıyallahü anh)'a göre, bu askerî harekâta mâni olan hurmaların kesilmesi Nadiroğullarına ve bâzı mü’minlere çok ağır geldi. Acındılar. Bu âyet-i kerîmeyle zarurî zarar vermenin "yeryüzünde bozgunculuk" olmayacağı, keyfi olarak tarlaları, bağlan yakmanın, evleri de yıkmanın ancak bozgunculuğa girdiğini anlıyoruz. Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivayete göre O, "Abdullah İbn Selam ile Ebu Leylâ el- Mâzenî"ye hurma ağaçlarını kesmeyi emretmiştir. Abdullah dalından-budağından, öbürü de köküne yakın kesmiştir. İkisinin de takdîr-i ilâhî ile olduğu anlaşılıyor. Bir kişi bağını-bahçesîni kimseye çiğnetmez. Bunu kendine hakaret sayar. Nadiroğulları bu manzarayı görerek büyük bir rüsvâylık yaşamışlardır.

5 ﴿