11

Onlara, "yeryüzünde bozgunculuk yapmayın" denildiği zaman onlar "Biz, ancak ıslah edicileriz." derler.

Onlara "İnkâr ve isyan ederek, Allah'ın dininden şüphe ederek ve Allah düşmanı Yahudileri dost edinerek yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın" denildiği zaman onlar: "Biz, mü’minler ile ehl-i kitabın arasını düzeltmek isteyenleriz. Bu sebeple bizler, bozgunculuk yapanlar değil, ıslah edicileriz." derler.

Âyette zikredilen "Onlar"dan maksat, Abdullah b. Abbas. Abdullah b. Mes'ud ve diğer bir kısım sahabilere göre "Münafıklardır. Yapmamaları istenen "Bozgunculuk" ise "İnkârcılıkları ve günah işlemeleridir."

Selman-ı Fârisî'den nakledilen başka bir Rivâyete göre ise "Onlar"dan maksat; o döneme kadar henüz dünyaya gelmemiş olan insanlardır.

Taberi, "Onlar"dan maksadın. Resûlüllah'ın döneminde bulunan münafıklar ve onlardan sonra gelip aynı sıfatı taşıyan bütün münafıklar olduğunu söylemenin daha evla olacağını zikretmiş ve özetle şunları söylemiştir. "Selman-ı Farisî, bu görüşüyle Resûlüllah döneminde bulunan daha sonra da ölüp giden münafıkları değil Selmanm yaşadığı dönemlerde henüz ortaya çıkmamış olan ve çıkmaları beklenen kimseleri kastetmiş olabilir. Bizim, diğer görüşü tercih etmemizin sebebi, bu hususta müfessirlerin ittifak etmeleridir."

Taberi diyor ki: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmak"tîan maksat, orada Allah'ın yasakladığı şeyleri yapmak ve emrettiği şeyleri yapmamaktır. Nitekim melekler, Allahü teâlânın kendilerine yeryüzünde bir insan yaratacağını bildirmesi üzerine şöyle demişlerdir: "Bir zaman rabbin, meleklere: Ben yeryüzünde bir Halife yaratacağım." demişti. Melekler de "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Halbuki biz seni, överek tesbih ediyoruz ve tenzih ediyoruz." dediler. Allah da onlara: "Şüphesiz ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi. Bakara sûresi, 2/30

Münafıklar, yeryüzünde rablerine isyan ederek ve onun yasakladıklarını işleyip farz kddığı şeyleri yapmayarak ve Allah'ın dininden şüphe ederek yeryüzünde fesat çıkarırlar. İman ettiklerini söyleyerek mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Allah’ı, kitaplarını ve Peygamberlerini yalanlayanlara yardım etmek için bir yol bulduklarında Allah'ın dostlarına karşı onlara yardım ederler. İşte böylece bozgunculuk çıkarırlar. Bu halleriyle de mü’minlerle kâfirlerin arasını bulmaya çalıştıklarını zannederek ıslah edici olduklarını iddia ederler. Fakat bu niyetlerine rağmen Allah onların azabını hiç de hafifletmez. Bilakis onlar için cehennemin en alt katını vaadeder. Allahü teâlâ onlar hakkında "İyi bilin ki asıl bozguncular onlardır. Fakat farkında değillerdir. Bakara sûresi, 2/12 buyumıuştur. Bu âyet te gösteriyor ki, kişinin inkâr veya günahında iyi niyetli oluşu onu kurtaramaz. Allah'ın azabı, sadece bilinçli bir şekilde inkâr edenleri değil, şuursuzca inkâr edenleri de kuşatır. Âyet-i kerime’nin sonunda "Biz ancak ıslah edicileriz." dediler" buyurulmaktadır. Abdullah b. Abbas bu âyeti şöyle izah etmiştir. "Münafıklar dediler ki, biz ancak mü’minlerle ehl-i kitabın arasını bulmak istiyoruz."

Mücahid ise şu şekilde izah etmiştir: "Münafıklar, Allah’a isyan etmeye giriştiklerinde onlara, "Şöyle şöyle yapmayın." denilince onlar, "Biz ancak hidâyet üzere olanlar ve durumu düzeltenleriz." demişlerdir.

Taberi diyor ki: "Münafıklar gerek Yahudilere iyi davranarak onlarla mü’minlerin arasını bulup, ara bulucu olduklarını iddia etmiş olsunlar, gerekse Allah'ın yasak kıldığı şeyleri işledikleri halde onların kötü şeyler olmadığını söyleyerek hidâyet üzere olduklarını söylemiş olsunlar. Her iki halde de onlar, yaptıklan şeyde ıslah ediciler olduklarını zannediyorlardı. Fakat Allahü teâlâ, münafıkların bu iddialarını yalanlayarak buyurdu ki:

11 ﴿