43Namazı kılın, zekatı verin. Rüku edenlerle birlikte rüku edin. Müslümanlarla birlikte namazı kılın. Mallarınızın zekatını, onu almaya layık olanlara verin. Boyun eğenlerle birlikte siz de Allah'a boyun eğin. Taberi diyor ki: "Bu âyetler, Allah tarafından, İsrailoğulları âlimlerine ve münafıklarına, tevbe edip Allah'a yönelmeleri, Müslümanlarla birlikte İslama girmeleri, itaat ederek Allah'a boyun eğmeleri için bir emirdir. Yine bu âyetler, onlara, deliller ortaya çıktığı ve uyarıldıkları halde, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)in Peygamberliğini bile bile gizlemelerini yasaklamakladır. Ayrıca bu âyetler, İsrailoğullarına ve onların geçmiş kavimlerine, Allah'ın bir lütuf olarak vermiş olduğu nimetleri hatırlatmakta ve artık bu konuda herhangi bir bahane bulamayacaklarını ilan etmektedir. Taberi diyor ki: "Yahudi hahamları ve münafıklar, insanların namaz kılmalarını ve zekat vermelerini emrettikleri halde kendilerinin bunları yapmadıkları bu sebeple de Allahü teâlânın, onları bu âyetle ikaz ettiği zikredilmektedir. Ta ki Müslümanlarla birlikte namaz kılsınlar, onlar gibi mallarının zekatını versinler ve yine onlar gibi, Allah’a boyun eğsinler. Taberi diyor ki: "zekat vermek"ten maksat, farz kılman zekatı vermektir. "zekat" kelimesinin lügat mânâsı, "Malın artması ve temizlenmesi"dir. Zekata bu adın verilmesinin sebebi, Allahü teâlânın, malının zekatının veren mal sahibinin, zekat vermesinden soma malını artırmasmdandır. Yahulta zekat veren kişinin, malında bulunna fakirlerin hakkını vererek malım haksız kazançtan temizlemesi ve armdırmasındandır. Taberi, zekata bu adın, bu ikinci sebepten dolayı verildiğini söylemenin daha uygun olacağını zikretmiştir. "Rüku"dan maksat, Allah’a itaat ederek boyun eğmektir. |
﴾ 43 ﴿