50Yine bir zaman sizin için denizi yarıp sizi kurtarmıştık. Firavun ailesini suda boğmuştuk. Siz de bakıp duruyordunuz. Ey İsrailoğulları, sizden, her torunun geçebileceği biryol olması için denizi yanp on iki yol açtığımızda size olan nimetimi hatırlayın. Sizi helak olmaktan kurtarmış, Firavun ve yandaşlarını suda boğmuştuk. Siz de Firavunun boğulmasına, deniz dalgalanılın, Firavun ailesini yutmasına bakıp duruyordunuz. "Firavun" Mısır hükümdarlarına verilen bir unvan idi. Bu Firavunların, Rivâyete göre sonuncusu, yukarıdaki âyetin izahında anlatıldığı gibi bir rüya görmüş ve bunun üzerine de İsrailoğullarmi yeni doğan bütün erkek çocuklarını boğazlatarak öldürtüyordu. İsrailoğullarından, "İmran" adında bir şahsın da bir erkek çocuğu doğdu. Bu çocuk, büyüyüp ilerde Peygamber olacak olan Hazret-i Mûsa idi. Annesi, onun da öldürül memesi için onu bir sandığın içine koyup Nil nehrine bıraktı. Firavunun karısı Asiye, nehirde bu sandığı gördü ve onu nehirden çıkarttırdı. Sandığın içinde çok güzel bir çocuk bulunuyordu. Onun öldürülmesine mani oldu ve kendi sarayında alıkoymaya karar verdi. O sırada Firavunun sarayında hizmetçi olan Mûsanın kizkaıdeşi, durumu takibediyordu. Çocuğun hiçbir kadını emmediğini görence, ona bakacak ve emzirecek bir kadın tavsiye edebileceğini söyledi. Teklifi kabul edildi. O da doğruca gidip durumu annesine haber verdi. Ve annesini, çocuğun bakıcısı olarak saraya getirdi. Böylece Hazret-i Mûsa, öldürülmekten kurtulduğu gibi Firavunun sarayında ve kendi öz annesinin sütüyle ve bakımıyla büyüdü. Hazret-i Mûsa, Allah tarafından Peygamber olarak seçildi. Firavuna ve Mısır halkına Allah'ın emirlerini tebliğ etti. Onlara bir çok mucizeler göstererek, Allah'ın emir ve yasaklarını kabul etmeleri için çok mücadele etti. Fakat Firavun iman etmedi. Hazret-i Mûsa, Mısırda çok kötü bir muamele gören İsrailoğullarını alıp Ken'an iline gitmek için Firavundan defalarca izin istedi. Önceleri buna izin vermeyen Firavun, sonra razı oldu. Fakat Hazret-i Mûsa İsrailoğullarını alıp Mısırdan çıkarken, izin verdiğine pişman oldu. Ve onlar gittikten sonra arkalarından onları takibe başladı. Hazret-i Mûsa ve İsrailoğulları, Kızıldenizin kenarına varmışlardı ki, geriden, Firavun ve ordusunun geldiğini gördüler. Heyecanlanıp korktular. Önde deniz arkada düşman bulunuyordu. İşte bu zor durumda Hazret-i Mûsa, kendisine Allah tarafından verilen bir mucize daha gösterdi. Kızıldenize âsâsıyla vurdu ve denizde, İsrailoğullarından on iki kabilenin geçeceği on iki yol açıldı. Deniz yarılmış yol olmuştu. İsrailoğulları, Hazret-i Mûsanın komutasında bu yollardan karşıya geçmeye başladılar. Firavun ve ordusu da yetişmiş bu açılan yollardan onları takibediyordu. Fakat Hazret-i Mûsa ve İsrailoğulları karşıya geçer geçmez, yarılıp; yol olan deniz kapanarak Firavun ve ordusu sulara kanştı. Herkesin gözleri önünde Firavun ve ordusunun tamamı boğulup yok oldu. İşte âyet-i kerime bu olaya işaret ediyor. Diğer âyetlerde de bu olay açıkça anlatılmaktadır. Bu âyetlerde şöyle buyuruluyor: "Firavun ve adamları, güneş doğarken onların ardına düştüler." "İki topluluk yaklaşıp birbirini görünce, Mûsanın tarftarları "İşte yakalandık" dediler." "Mûsa" Hayır, şüphesiz rabbim benimledir. Bana mutlaka kurtuluş yolunu gösterecektir." dedi." Bunun üzerine biz Mûsaya" Âsânı denize vur" diye vahyettik. Bir anda deniz yarılıverdi. Her bir kısmı kocaman bir dağ gibiydi." "Geriden gelen Firavun ve adamlarını da oraya yaklaştırdık." "Mûsa ve beraberindekilerin hepsini sağ salım kurtardık." "Sonra diğerlerini de suda boğuverdik." "Şüphesiz ki bunda büyük bir ibret vardır. Fakat çokları yine de iman etmediler. Şuara sûresi, 26/60-67 Bakara suresinin, izahını yaptığınız bu âyeti, Allahü teâlânın. İsrailoğullarına nimetlerini hatırlatıyor. Hazret-i Mûsayı yalanlamaları yüzünden Firavun ve ailesinin başına gelen azabın, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'i yalanlamaları halinde onu yal ani ay ani arın da başına gelebileceğine dikkatleri çekiyor. Denizin nasıl yanldığı hususunda Süddi diyor ki: "Mûsa denize varınca onu "Ebû Halid" diye adlandırdı Âsâsıyla ona vurdu. Deniz yarıldı. Her bir parçası büyük bir dağ gibiydi. İsrailoğulları, denizde açılan yollara daldı. Denizde, her toruna bir yol olmak üzere on iki yol açılmıştı. Taberi, Allahü teâlânın Firavunu suda ne şekilde boğduğu hakkında özetle şu Rivâyetleri zikretmektedir: Abdullah b. Şeddad diyor ki: "Bana anlatıldığına göre Firavun, ordusundaki alaca atlara ilaveten yetmiş bin yağız atla Mûsayı takibe çıkmıştı. Mûsa ise daha önce çıkıp denize varmıştı. Denizden geçeceği bir yer yoktu. Arkadan Firavun ve ordusu göründü. Mûsanın arkadaşları onları görünce "Eyvah yakalandık" dediler. Mûsa ise "Hayır, hayır olmaz. Zira rabbim benimle beraberdir. O bana kurtuluş yolunu gösterecektir. O bana bunu vaadetti. O, vaadinden dönmez." dedi. Abdullah b. Şeddad, başka bir Rivâyetinde şöyle demektedir: "Firavunun atı denize girmemekte diretince Cebrâil bir kısrakla ona göründü. Cebrâil denize daldı. Arkasından da Firavun daldı. Firavunun ordusu onları görüp kedileri de denize daldılar. Böylece Cebrâil önden, Firavun ve ordusu da onun arkasından gidiyordu. En geride de İsrâfîl bulunuyor ve onları, Cebrâil takibetmeye teşvik ediyordu. Deniz, Firavun ve ordusunun üzerine kapanmaya başlayınca Firavun. Allah'ın kudretim gördü, kendisinin acizliğini anladı ve orada "İsrailoğullarının iman ettiğinden başka ilâh olmadığına iman etlim ve ben Müslümanlardanım" dedi. Yunus sûresi, 10/90 Allahü teâlâ da buyurdu ki: "Şimdi mi iman ediyorsun? Halbuki bundan önce isyan ettin ve fesat çıkaranlardandın." İkrime ise, Firavunun denizde nasıl boğulduğu hakkında Abdullah b. Abbastan, şunları söylediğini rivâyet etmiştir: "Allahü teâlâ ımısaya: "... Kullarımı geceleyin al götür. Mutlaka takibedileceksiniz." diye vahyettik. Şuara sûresi, 26/52 buyurunca Mûsa, İsrailoğullarıyla birlikte geceleyin yola çıktı. Mûsa ile birlikte altı yüz bin kişi bulunuyordu. Firavun onları görünce şöyle dedi: "Bunlar, basit ve sayısı az bir topluluktur. Ne var ki bizi öfkelendiriyorlar. Biz ise gerçekten ihtiyatlı ve uyanık bir kitleyiz. Şuara sûresi, 26/54. 56 Mûsa, İsrailoğullarıyla bilikte yürümeye devam etti. Denize doğru koştular. Dönüp geri baktılar bir de ne görsünler, Firavunun ordusunun havaya kaldırdığı toz ve gürültü ufku kaplamış. Bunun üzerine şöyle dediler: "Ey Mûsa, sen bize gelmeden önce de bize işkence edildi, geldikten sonra da. İşte önümüzde deniz arkamızda ise bizi ezen Firavun." "Mûsa da onlara: "... Umulur ki rabbiniz düşmanlarınızı yok eder de sizi yeryüzünde onların yerine geçirir. Sonra da ne yapacağınıza bakar." dedi. A'raf sûresi, 7/129 Bunun üzerine Allahü teâlâ Mûsaya: "Asanı denize vur." diye vahyetti. Denize de "Mûsayı dinle ve sana vurduğunda ona itaat et." diye vahyetti. Bunun üzerine deniz heyecanlandı. Mûsanın, kendisine neresinden vuracağını bilemiyordu. Bu sırada Yıışâ, Mûsaya: "Sana ne emredildi." diye sordu. Mûsa da: "Denize vurmam emredildi." diye cevap verdi. Yûşâ: "O halde vur." dedi. Mûsa da denize âsâsıyla vurdu. Deniz yarıldı orada on iki yol açıklı. Her bir yol büyük bir dağ gibiydi. İsrailoğullarının on iki torunundan her biri bir yolu takibediyordu. İsrailoğulları yola girince birbirlerine şöyle dediler: "Diğer arkadaşlarımızı neden göremiyoruz?" Mûsaya da: "Arkadaşlarımız nerede onları niçin göremiyoruz?" diye sordular. Mûsa da: "Yürüyün. Onlar da sizin gibi bir yoldan yürüyorlar." dedi. Onlar: "Biz, arkadaşlarımızı görmedikçe rahat edemeyiz." dediler. Mûsa da: "Ey Allah’ım, sen bunların kötü huylarına karşı bana yardım et," dedi. Allahü teâlâ, Mûsaya: "Âsâna, denize şöyle yapmasını söyle." dedi. Mûsa da asasını, denizde açılan yolların sudan duvarlarına vurdu. Duvarlardan, İsrailoğullarının birbirlerini görecekleri pencereler açıldı. İsrailoğulları yürüyüp denizden çıktılar. Bunun üzerine Firavun ve ordusu, denize doğru hücuma geçti. Cebrâilin, atı ile gelip teşvik etmesiyle Firavunu ve ordusunu denize çekti. Mûsanın kavmi, denizden tamamen çıktıktan sonra Firavun ve ordusu orada boğuldu. Firavunun Mûsayı yakalamakta geç kalması hususunda Süddi diyor ki: "Kıptilerden çok kişi ölmüştü. Firavun ve adamları onları defnetmekle meşguldüler. Bu sebeple gün doğuncaya kadar Mûsayı takibe çıkamamışlardı. İsrailoğullarının önünde Harun yürüyor arkalarından da Mûsa gidiyordu. Taberi Firavun ve Mûsanın denize dalmaları hususunda bu bilgilerin dışında başka Rivâyetler de zikretmektedir. Konuyu uzatmamak için bu Rivâyetler zikredilmemiştir. |
﴾ 50 ﴿