159İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidâyeti, biz, insanlara kitapta açıkladıktan sonra gizleyenlere, işte onlara Allah lanet eder. Hem de bütün lanet edenler lanet eder. İndirdiğimiz delilleri ve hidâyeti. Tevrat ve İncil'de insanlara açıklayıp izah ettikten sonra, Muhammed'i ve getirdiği dini hakkındaki bilgileri gizleyenleri Allah rahmetinden uzaklaştırır. Melekler ve mü’minler da onlara lanet eder. * Bu gerçeği gizleyenler'den maksat, Yahudi ve Hıristiyan âlimleridir. Çünkü bu kişiler, Allahü teâlânın, tevrat ve İncil'de açıkladığı, Hazret-i Muhammed'in geleceği, Peygamberliğini ve diğer sıfatlarını gizlemişler ve ona iman etmemişlerdi. Bu yüzden Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmışlar ve lanete uğratılmışlardır. Taberi diyor ki: "Âyet, her ne kadar bu özel kişilere işaret etmekte ise de hükmü, Allah'ın insanlara açıklanmasını farz kıldığı bilgileri saklayan herkesi içine almaktadır." İslam dini, Allah'ın insanlara gönderdiği bilgileri onlardan gizlemeyi yasaklamış ve bunu yapanların lanetleneceklerini beyan etmiştir. Bu hususta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz de bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor: "Kimden bir ilim sorulur da o da ilmi gizleyecek olursa Allah o gizleyen kişiye kıyamet gününde ateşten gem vuracaktır. Ebû Davud, K. el-İlm, bab: 9, Hadis No: 3658/Tirmizi, K. el-İlm, bab: 3, Hadis No: 2649/İbn-i Mace, K. et-Mukaddime, bab: 24, Hadis No: 261 Yine bu hususta Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: "İnsanlar "Ebû Hureyre çok hadis Rivâyet ediyor" diyorlar. Şâyet, Allahü teâlânın kitabındaki şu iki âyet olmasaydı hiçbir hadis Rivâyet etmezdim. "Ebû Hureyre bu âyeti ve bundan sonra gelen âyeti okumuş ve devamla şöyle demiştir: "Muhacir kardeşlerimizi çarşilardaki alış veriş meşgul ediyordu. Ensardan olan kardeşlerimizi ise malları üzerindeki çalışmaları meşgul ediyordu. Ebû Hureyre ise karın tokluğuna Resûlüllah'tan ayrılmıyordu. O, onların hazır bulunmadiği yerlerde hazır bulunuyor ve onların ezberlemediklerini ezberliyordu Buhari, K. el-İlm, bab: 42/Müslim, K. Fadail es-Sahabe, bab: 160 Âyeti kerime’nin sonunda "İşte onlara Allah lanet eder, hem de bütün lanet edenler lanet eder." buyurulmaktadır. Bundan maksat, Allah'ın indirdiğini gizleyenleri Allah rahmetinden uzaklaştırır ve lanet edenler de onun, Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmasını Allah'tan dilerler. Zira lanetin lügat mânâsı "Uzaklaştırmak ve kovmak" demektir. Âyette zikredilen "Lanet edenler" den maksat, Mücahid ve İkrimeye göre, yeryüzündeki canlılar ve haşerattır. Zira bu yaratıklar: "Âdemoğlunun günahları yüzünden, bizden yağmur kesildi." derler, ve günah işleyenlere, Allah'ın lanet etmesini dilerler. Bu hususta İkrime diyor ki: "Bütün lanet edenler lanet eder. Hatta gübre böcekleri ve akrepler dahi. Onlar, "Âdemoğlunun günahları yüzünden biz yağmurdan mahrum olduk." derler. Katade ve Rebi' b. Enes'e göre ise "Lanet edenler" den maksat. Melekler ve mü’minlerdir. Süddi ve Dehhak'a göre ise "Lanet edenler"den maksat, Kabirde azap gören "kafirlerin seslerini işiten ve insan ve cinlerin de dışındaki bütün yaratıklardır. Bu hususta Bera b. Âzibin şöyle dediği rivâyet edilir: "Kâfir kabire konulduğu zaman yanına bir yaratık gelir. Onun gözleri sanki bakırdan iki kazandır. Elinde demirden bir direk bulunmaktadır. Onunla kâfirin iki omuzu arasına öyle bir vurur ki kâfir çığlık koparır. Onun sesini işiten her yaratık ona lanet okur. Onun sesini işitmeyen hiçbir kimse kalmaz. Ancak cinler ve insanlar işitmezler. Taberi diyor ki: "Bu görüşlerden doğru olanı, lanet edenlerin, melekler ve mü’minler olduğunu söyleyen görüştür. Zira Allahü teâlâ, başka bir âyet-i kerime’de, kâfirlere lanet okuyanları saymış ve buyurmuştur ki: "İnkâr edenler ve kâfir olarak ölenler var ya. Şüphesiz ki Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti işte bunların üzerinedir. Bakara sûresi, 2/161 |
﴾ 159 ﴿