8

Onlar: "Rabbimiz, bizi hidâyete erdirdikten sonra kalblerimizi (haktan) kaydırma, bize kendi katından rahmet ihsan et. Şüphesiz ki sen çok bağışta bulunansın (derler.)

O, ilimde ileri gidenler derler ki: "Ey rabbimiz, bizi hidâyete kavuşturup iman etmeye muvaffak kıldıktan sonra, kalblerimizi doğruluktan kaydırma. Kendi katından bizlere rahmet, başarı ve hakta kararlılık bahşet. Şüphesiz ki, sen kullarına nimetini çokça nasibedensin.

Taberi diyor ki: "Allahü teâlâ bu âyet-i kerime’de sağlam ilim sahibi olanları: "Ey rabbimiz, sen bizim kalblerimizi hidâyete erdirdikten sonra haktan saptırma." şeklindeki dualarından dolayı övgüsüne layık gördüğüne göre kaderi inkâr eden bir kısım cahillerin. "Allah'ın, bazı kullarının kalblerini itaatinden saptırması bir zulümdür." demelerinin açık bir yanlışlık olduğu ortaya çıkmaktadır. Zira mesele onların iddia ettikleri gibi olsaydı: "Ey rabbimiz, bizi hidâyete kavuşturduktan sonra kalblerimizi haktan saptırma." diyenler övülmez bilakis kınanırdı. Ve ilimde ileri gidenler: "Ey rabbimiz, sen bizim kalblerimizi haktan kaydırma." derlerken, "Ey rabbimiz sen, bize zulmetme, bize haksızlık yapma." demiş olurlardı ki böyle bir duayı ilmi sağlam olanlar değil cahiller yapmış olabilir. Çünkü Allahü teâlâ kullarına asla zulmetmez, onlara haksız davranmaz. Nitekim bunu kullarına bildirerek şöyle buyurmuştur: "... Rabbin, kullarına karşı asla zulmeden değildir. Fussilet sûresi, 41/46

Kaderi inkâr eden Kaderiyye fırkasının ileri sürdüğü iddia fasit olduğuna göre buradan anlaşılmaktadır ki, Allahü teâlânın, kullarından bazılarının kalbini itaatinden saptırması onun tarafından bir adalettir. Bu sebepledir ki, kendisinden, kalblerini saptırmamasını isteyen kullarını övmüştür. Nitekim bu hususta Allahü teâlânın nezdinde büyük mevkii olan Resûlüllah’ın dahi ondan kalbini hakta kararlı kılmasını ve değiştirmemesini istemesi de bu gerçeği göstermektedir. Bu hususta Resûlüllahtan, birbirini destekleyen çeşitli hadisler Rivâyet edilmiştir.

Şehr b. Havşeb, Ümmü Selemeden şunları işittiğini rivâyet etmiştir.

Ümmü Seleme demiştir ki: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dualarında çokça "Ey kalbleri çeviren Allah’ım, sen benim kalbimi dinin üzere sabit kıl." derdi. Dedim ki "Ey Allah'ın Resulü, kalbler değişir mi? Resûlüllah buyurdu ki: "Evet, Allah'ın, Âdemoğullarından yarattığı hiçbir beşer yoktur ki onun kalbi Allah'ın parmaklarından iki parmağı arasında bulunmuş olmasın. Eğer Aziz ve Celil olan Allah dilerse o kalbi düzeltir, dilerse kaydırır. Biz, rabbimiz olan Allah’tan dileriz ki bizi hidâyete kavuşturduktan sonra kalblerimizi haktan kaydırmasın. Yine ondan dileriz ki bize katından rahmet bahşetsin. Çünkü o, çokça bahşedendir." Ümmü Seleme diyor ki: Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü, benim, kendim için yapacağım bir duayı bana öğretmez misin?" Resûlüllah dedi ki: "Evet, öğretirim." De ki: "Ey, Peygamber Muhammedin rabbi olan Allah'ım, sen benim günahlarımı affet, kalbimin öfkesini gider ve sağ kaldığım müddetçe beni saptıran fitnelerden koru. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.6 S. 302 /Tirmizî, K. ed-Dâvad, hab: 90 Hadis No. 3522

Diğer bir Rivâyette Şehr b. Havşeb diyor ki:

"Ümmü Sekmeye dedim ki: "Ey mü’minlerin annesi, Resûlüllah senin yanında kaldığı zaman onun en çok yaptığı dua neydi?" Dedi ki: "Onun en çok yaptığı dua: "Ey kalbleri (halden hale) çeviren Allah’ım sen kalbimi dinin üzere sabit kıl." duasıydı. Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü, "Ey kalbleri çeviren Allah’ım sen kalbimi dinin üzere sabit kıl." şeklindeki duanı ne çok yapıyorsun?" dedi ki: "Ey Ümmü Seleme, hiçbir insan yoktur ki onun kalbi Aziz ve Celil olan Allah'ın pamuklarından iki parmağı arasında bulunmuş olmasın. O, dilediğini düzeltir dilediğini kaydırır. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. d S. 315

Enes, b. Malik diyor ki: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) "Ey kalbleri çeviren Allah’ım, sen kalbimi elinin üzere sabit kıl." diyerek çokça dua ederdi. Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü, biz sana ve getirdiklerine iman ettik sen bizim için korkuyor musun?" Dedi ki: "Evet, çünkü kalbler, Allah'ın parmaklarından iki pamıağı arasındadır. O, bunları dilediği gibi çevirir Tirmizi, K. el-Katler, bab: 7 Hadis No. 2140 "Tirmizi, bu hadisin, Nevras Ümmü Seleme Abdullah b. Emr ve Hazret-i Âişeden Rivâyet edildiğini ve bu hadisin HASEN bir hadis olduğunu, bu hadisi bu senede. Enesin yerine, Cabir b. Abdullah'ları Rivâyet edenlerin de bulunduğunu, ancak Enesten Rivâyetin, daha sahih olduğunu söylemiştir.

Nevvas b. Sem'an el-Kilâbî diyor ki: "Ben Resûlüllah’ın şöyle buyurduğunu işittim: "Hiçbir kalb yoktur ki o, âlemlerin rabbi olan Allah'ın parmaklarından iki parmağının arasında bulunmuş olmasın. O, kalbi düzeltmek istediğinde düzeltir, kaydırmak istediğinde de kaydırır." Nevvas diyor ki: "Resûlüllah şöyle derdi: "Ey kalbleri çeviren Allah’ım, sen, kalblerimizi dinin üzere sabit kıl. Terazi, Aziz ve Celi olan rahmanın elindedir. Onun ketlerinden birini kaldırıp diğerini indirir. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.4 S. 182

Abdullah b. Amr b. el-Ass diyor ki:

"Ben, Resûlüllah’ın şöyle buyurduğunu işittim: " Şüphesiz ki bütün Âdemoğullarının kalbleri, Aziz ve Celil olan rahmanın parmaklarından iki parmağının arasındadır. O kalblerin hepsi bir kalb gibidir. Allah onları dilediği gibi çevirir. Ey kalbleri çeviren Allah’ım, sen bizim kalblerimizi itaatma Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.2 S. 168

8 ﴿