49

Onu, İsrailoğullarına Peygamber olarak gönderecektir. (İsa onlara şöyle diyecektir.) Ben sîze rabbiniz tarafından bir mucize ile gönderildim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıp ona üfüreceğim. O da Allah’ın izniyle (canlı) bir kuş olacaktır. Körü ve alaca hastalığına yakalanmış olanı iyileştiririm. Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim. Yediklerinizi ve evlerinizde biriktirdiklerinizi size haber veririm. Eğer inanıyorsanız, şüphesiz ki bunlarda sizin için büyük bir ibret vardır.

Allah, İsayi, İsrailoğullarına bir Peygamber olarak gönderecek ve İsa onlara şöyle diyecektir: "Şüphesiz ki ben, rabbiniz tarafından size Peygamberliğimin doğruluğunu gösteren alamet getirdim. Şöyle ki: Ben size, çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıp ona üfüreceğim. O da Allah'ın izniyle canlı bir kuş olacaktır. Doktorların tedavi etmekten âciz oldukları körü ve alaca hasatalığına yakalanmış olanı iyileştireceğim. Kendi gücümle değil fakat Allah'ın izni ve kudretiyle ölüleri dirilteceğim. Görmediğim halde sizin yediklerinizi ve evlerinizde biriktirdiğiniz şeyleri size haber vereceğim. Eğer inanıyorsanız şüphesiz ki bunlarda sizin için büyük bir ibret vardır.

* Bu âyet-i kerime, Hazret-i İsanın bir kısım mucizelerini zikretmektedir. Bunlardan biri, çamurdan kuş yapmasıdır. Muhammed b. İshak özetle diyor ki:

"Bir gün, Hazret-i İsa, okuma yazma öğrenen gençlerle beraberken eline bir miktar çamur alıp onlara dedi ki: "Bu çamurdan bir kuş yapayım mı?" Onlar da: "Bunun yapabilir misin?" dediler. Hazret-i İsa da: "Evet, rabbimin izni ile yaparım." dedi. Sonra o çamurdan bir kuş yaptı ve ona üfleyerek "Allah'ın izniyle kuş ol." dedi. O çamur da uçan bir kuş oldu. Çocuklar gidip meseleyi hocalarına anlattılar ve bu haberi yaydılar. İsrailoğulları da İsa hakkında araştırma yapmaya başladılar. Bunun üzerine Hazret-i Meryem, İsayı bir merkebe bindirerek alıp kaçtı.

Hazret-i İsanın diğer bir mucizesi de körleri iyileştirmekti. Bu Âyette zikredilen ve "Kör" diye tercüme edilen kelimesi Mücahide göre "Gündüz görüp gece görmeyen" demektir.

Katade ve Abdullah b. Abbasa göre "Annesinden kör olarak doğan." demektir. Süddi, Abdullah b. Abbas, Katade ve Hasan-ı Basri'den nakledilen diğer bir görüşe göre "Kör" demektir. İkrimeye göre ise "Görmesi zayıf olan ve gözlerinden su akan" demektir.

Taberi kelimesinin Arapçada bilinen mânâsının "Kör" demek olduğunu, bu itibarla, bu kelimeyi "Gece görüp gündüz görmeyen veya görmesi zayıf olan" mânâlarında yorumlamanın doğru olmadığını söylemiştir. Zira, âyeti kerime’de, Allahü teâlânin Hazret-i İsaya, doktorların iyileştirmekten âciz kaldıktan hastalıkları iyileştirme mucizesini verdiği beyan edilmektedir. Gece görmeme ve görme kabiliyetinin zayıf olması gibi durumlar insanlar tarafından tedavi edilebilecek hastalıklar olmaları hasebiyle mucize olmaktan uzaktırlar. Buradaki kör'ü, "anadan doğma kör" anlamında izah etmek daha uygundur." demiştir.

Hazret-i İsanın mucizelerinden biri de ölüleri diriltmesiydi. Hazret-i İsa, Allah’tan, bir ölüyü diriltmesini isterdi. Allah da onun duasını kabul edip ölüyü diriltirdi.

Bir başka mucizesi de, kavminin yeyip içtiklerini ve evlerinde gizledikleri şeyleri bilmesiydi. Rivâyet edilir ki Hazret-i İsa, gençlerden herhangi birine şöyle derdi: "Ailen senin için şöyle bir yemek sakladı." çocuk eve gider ailesinden o yemeği isterdi. Ailesi ona "Bunun sana kim söyledi?" diye sorduğunda da "İsa söyledi." derdi.

Katade ise, Hazret-i İsanın, gökten inen yemeği, kavminin yeyip yemediğini veya biriktirdiğini bildiğini söylemiştir. Zira, İsa onlara indirilen yemeklerin biriktirilmesinin yasak olduğunu söylemiştir. İsrailoğulları ise buna uymamışlardır.

49 ﴿