113

Onların hepsi bir değildir. Ehl-i Kitaptan bir cemaat vardır ki, dosdoğrudurlar. Gece vakitlerinde Allah'ın âyetlerini okurlar ve secdeye varırlar.

Kitap ehlinin hepsi eşit değildir. Bir kısmı müslüman, diğerleri gayri-i müslimdif. Kitap ehlinden bazdan hakta kararlıdır, doğru yol üzeredir. Allah'ın nizamına bağlıdır. Gece vakitlerinde ibadetlerinde Allah'ın âyetlerini okurlar. Ve secdeye kapanırlar.

Bu âyet-i kerime’nin kimleri anlattığı hususunda iki görüş zikredilmiştir.

a- Abdullah b. Abbas, Katade ve İbn-i Cüreyce göre bu âyet-i kerime, bundan önce, iki sınıfa ayrıldıkları belirtilen ehl-i kitabı beyan etmekte, onlardan, mü’min olanların sıfatlarını zikretmektedir. Zira, yüz onuncu âyette ehl-i kitabın bir kısmının mü’min olduğu, çoğunluğunun ise İslamı kabul etmeyerek kendi dinlerinden dahi çıktıklan beyan edilmiş, bu âyet-i kerime’de de ehl-i kitabın mü’minlerinin sıfatları zikredilmiş ve övülmüşlerdir. Bu hususta Abdullah b. Abbas diyor ki: "Yahudilerden Abdullah b. Selam, Sa'lebe b. Saye, Üseyd b. Saye, Esed b. Übeyd ve benzeri kişiler müslüman olunca Yahudilerin Hahamları ve iman etmeyen kâfirleri, müslüman olanlar hakkında şunları söylemeye başladılar. "Muhammede ancak şerlilerimiz iman edip tabi olmuşlardır. Şâyet onlar seçkinlerimiz olsalardı atalarının dinini bırakıp başka bir dine gitmezlerdi" İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu.

b- Abdullah b. Mes'ud ve Süddiye göre ise bu âyet-i kerime, İslamı kabul etmeyen ehl-i kitap ile Muhammed ümmetini anlatmaktadır. Ehl-i kitabın, Muhammed ümmetine eşit olmayacağım ve Muhammed ümmetinin, âyette zikredilen sıfatları taşıdıklarını beyan etmektedir.

Taberi, daha önceki âyetlerle irtibatlı olması bakımından

birinci görüşün tercihe şayan olduğunu söylemiştir. Çünkü yüz onuncu âyette ehl-i kitabın, mü’min ve dinden ayrılan fasıklar olarak iki sınıfa ayrıldıkları zikredildikten sonra bu âyette de ehl-i kitabın hepsinin eşit olmadığı, mü’min olanlarının, zikredilen sıfatlarla kâfirlerden üstün oldukları beyan edilmiştir.

Âyet-i kerime’de geçen ve "Dosdoğrudurlar" diye tercüme edilen sıfatı, Mücahid tarafından "Adaletlidirler." şeklinde, Katade, Rebi b. Enes ve Abdullah b. Abbas tarafından "Allah'ın kitabı ve emirleri üzeredirler." şeklinde, Süddi tarafından ise "İtaatkârdırlar." şeklinde izah edilmiştir.

Taberi, "Allah’ın kitabı ve emirleri üzeredirler." şeklindeki izahı tercih etmiş, diğer görüşlerin de buna yakın olduklarını söylemiştir. Zira, Allah'ın kitabı ve dini üzere olanlar, aynı zamanda adaletli ve itaakâr olurlar.

Taberi, Numan b. Beşirin Resûlüllahtan rivâyet ettiği şu hadisin ifadesinin bu âyetteki kelimesinin ifade şekline benzediğini söylemiştir. Ha-dis-i Şerifte buyuruluyor ki:

"Allah'ın koyduğu sınırların önünde durup öteye geçmeyenlerle, o aşanların misali, bir geminin çeşitli bölümlerine binmek isteyen şu topluluk gibidirler. Kavimden bazıları kur'a neticesinde geminin üst tarafına bazıları da alt tarafına düşmüşlerdir. Alt tarafta olanlar su almaya gittiklerinde üst tarafta bulunanların yanından geçmek zorundadırlar. Bu sebeple onlar "Bizler, kendi bulunduğumuz yerde bir delik açsak ta üstümüzde bulunanlara sıkıntı vermesek nasıl olur?" derler, Şâyet üstte bulunanlar, altta bulunanları, bu isteklerinde serbest bırakacak olurlarsa (Gemi delinmiş olacağı için) hepsi birden helak olurlar. Şâyet üstte bulunanlar alttakilere engel olacak olurlarsa hem kendileri kurtulmuş hem de onlar kurtulmuş olurlar. Buhari, K. eş-Şerike, bab: 6

Âyet-i kerime’de, ehl-i kitaptan olan mü’minlerin sıfatları zikredilirken:

"Gece vakitlerinde Allah'ın âyetlerini okurlar..." buyurulmaktadır. Bu ifadeden maksat, Katade, Rebi' b. Enes ve İbn-i Cüreyce göre, "Gecenin belli vakitlerinde Allah'ın âyetlerini okurlar." demektir.

Süddiye göre, bundan maksat, "Gecenin içinde Allah'ın âyetlerini okurlar." demektir. Abdullah b. Mes'uda göre "Yatsı namazını kılarlar." demektir. Mansura göre "Akşamla yatsı arasında namaz kılarlar." demektir.

Taberi diyor ki: "Bu görüşler, zahirde farklı iseler de gerçekte birbirlerine yakındırlar. Zira, Allah'ın âyetlerini, yatsı namazında okuyan da, yatsıyla akşam namazı arasında kılmış olduğu herhangi bir namazın içinde okuyan da Allah'ın âyetlerini gecenin bir anında veya içinde okumuş olandır. Taberi sözlerine devamla diyor ki: "Bu görüşlerin birbirlerine çok yakın olmalarıyla birlikte, görünürde tercihe şayan olanı "Yatsı namazını kılarken Allah'ın âyetlerini okumaktır." diyen görüştür. Zira, hiçbir ehl-i kitap, yatsv vaktinde namaz kılmamaktadır. Allahü teâlâ, bu âyette özellikle Muhammed Ümmetini yatsı namazını kılmakla övmektedir.

113 ﴿