110

Kim bir kötülük işler veya nefsine zulmeder de sonra Allah'tan bağışlanmasını dilerse Allah'ı, mağfiret edici olarak bulur.

Bir kısım müfessirler, bu âyet-i kerime’nin, bundan önce geçen yüz yedinci âyette kendi nefislerine ihanet ettikleri zikredilen kimseler hakkında nazil olduğunu söylemişler diğer bir kısım müfessirler ise bu âyetin, yüz dokuzuncu âyette beyan edilen, kendi nefislerine hainlik edenleri savunanlar hakkında nazil olduğunu söylemişlerdir.

Taberi diyor ki: "Âyet-i kerime, hainler ve hainleri savunanlar hakkında nazil olsa da her kötülük işleyen veya kendi nefsine zulmedeni ifadesi içine al maktadır. Ve bu âyet, Muhammed ümmeti için büyük bir lütuftur.

Bu hususta Ebû Vâil diyor ki: "Abdullah b. Mes'ud dedi ki: "İsrailoğullarından biri bir günah işlediğinde onun günahının keffareti kapısının üzerine yazılırdı. Onlardan birinin bir yerine idrar dokunsa orayı makasla kesmek zorundaydılar."

Abdullah b. Mes'ud'un bu sözleri üzerine bir adam: "Şüphesiz ki Allah, İsrailoğullarına hayırlı şeyler vermiş." dedi. İbn-i Mes'ud da "Allah'ın size ver diği, onlara verdiğinden daha hayırlıdır. Allah sizin için suyu temizleyici kılmıştır. Günahlarınızın affedilmesi için de şöyle buyurmuştur "O takva sahipleri bir haksızlık yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlarlar ve hemen günahlarının bağışlanmasını isterler Âl-i imran sûresi, 3/135 Kim bir kötülük işler veya nefsine zulmeder de sonra Allah'tan bağışlanmasını dilerse Allah'ı affedici ve merhamet edici olarak bulur."

Habab b. Ebi Sabit diyor ki: "Bir kadın Abdullah b. Muğaffel'e geldi ve ona, bir kadının fuhuş yaparak hamile kaldığını daha sonra da doğurduğu çocuğu öldürdüğünü ve bu kadının durumunun ne olacağını sordu. Abdullah da: "Onun için cehennem ateşinden başka bir şey yoktur." dedi. Kadın ağlayarak . ayrılıp gitti. Abdullah kadını geri çağırdı ve ona: "Ben senin meseleni şu iki günahtan biri olarak görüyorum," dedi. Ve "Kim bir kötülük işler veya nefsine zulmeder de sonra Allah'tan bağışlanmasını dilerse Allah'ı mağfiret ve merhamet edici olarak bulur." âyetini okudu.

Abdullah b. Abbas da bu âyeti izah ederken şunları söylemiştir: "Allahü teâlâ bu âyet-i kerime’de, kullarına karşı affedici olduğunu, yumuşak davrandığını, rahmetinin ve lütfunun bol olduğunu beyan etmektedir. Kul, büyük küçük herhangi bir günah işler de sonra Allah'tan onun affını dilerse Allah'ın affedici ve merhamet edici olduğunu görür. Günahı çok olsa bile.

110 ﴿