119O şeytan ki Allah ona lanet etti. O da şöyle dedi: "Yemin olsun ki kullarından belirli bir kısmını alacağım. Onları mutlaka saptıracağım. Onları boş kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim. Hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim, Allah'ın yaratışını değiştirecekler." Kim, Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse şüphesiz ki o, apaçık bir hüsrana uğramış olur. Allah'ı bırakıp da dişilerin adlarını taktıkları bir kısım putlara tapan ve böylece Allah'ın huzurundan kovulmuş olan şeytana tapmış olan bu müşriklerin varacakları yer cehennemdir. Tapmış oldukları o şeytanı ise, Allah, rahmetinden uzaklaştırmış ve rüsvay etmiştir. Şeytan da rabbine, aldatmaları ve vesveseleriyle kullarından belli bir kısmını yakalayacağını, onları İslamdan saptırıp inkâra düşüreceğini ve bir kısım boş kuruntularla onların kalblerini kaydıracağını ve o kullara emrederek bir kısım hayvanların kulaklarını yardırıp putlara adatacağını yine onlara emredip Allah'ın yarattığı şekli değiştirmeye sürükleyeceğini söylemiştir. Allah da şeytanın aldatıp kendisine bağladığı bu kimselere, apaçık bir hüsrana düşeceklerini beyan etmiştir. Taberi diyor ki: "Eğer denilecek olursa ki "Şeytan, Allah'ın kullarından bir kısmını kendisine nasıl bağlayabilir?" Cevaben denilir ki "Şeytan onları doğru yoldan saptırarak, onları kendisine itaat etmeye çağırarak ve onlara sapıklığı ve İnkârı süslü göstererek onların ayaklarını doğru yoldan kaydınr. İşte bunlar dan, şeytanın çağırışına ve süslü gösterdiği şeylere uyanlar ve bu âyette zikredilen, şeytanın kendisine bağladığı belli kimselerdir. Allahü teâlâ şeytanın bu davranışını zikrederek, doğru yolu gördükten sonra Peygamberle ayrılığa düşenle rin şeytanın payına düştüklerini beyan etmiştir. Âyet-i kerime’de, şeytanın bir kısım kullara emrederek onlara, hayvanların kulaklarını yardırdığı beyan edilmiştir. Burada, kulaklarının yardırılacağı beyan edilen hayvanlardan maksat, bu şekilde işaretlenerek tağutlara ve putlara tahsis edilen "Bahire" ve "Saibe" gibi isimlerle isimlendirilen hayvanlardır. Bu hususta Katade ve Süddi demişlerdir ki: "Şeytanın müşriklere verdiği vesvese üzerine onlar hayvanların kulaklarını yarıp "Bahire" ve "Saibe" adını takıyor ve putlarına adıyorlardı." Âyet-i kerime’de, şeytanın, kendisine uyan insanlara emrederek Allah'ın yaratışım değiştireceği zikredilmektedir. Müfessirler, âyette geçen ve "Allah'ın yaratışı" diye tercüme edilen ifadesini çeşitli şekillerde izah etmişlerdir. a- Abdullah b. Abbas, Enes b. Malik, Rebi' b. Enes, İkrime ve Ebû Salih'e göre burada bir kısım insanların, şeytanın kendilerine emretmesiyle değiştirdikleri "Allah'ın yaratışı"ndan maksat, hayvanları kısırlaştırmaktır. Ancak Hasan-ı Basri'nin, koçlarını kısırlaştırılmasında bir mahzur görmediği, Mücahid'in de buradaki (......) dan maksadın, "Allah'ın dini" demek olduğu Rivâyet edilmiştir. b- Abdullah b. Abbas, İbrahim en-Nehai, Mücahid, İkrime, Hasan-ı Basri, Katade, Kasım, Süddi, Dehhak ve İbn-i Zeyd'den nakledilen diğer bir görüşe göre âyette bir kısım insanların, şeytanın emriyle değiştirdikleri zikredilen "Allah'ın yaratışından maksat, "Allah'ın dinidir" Buna göre şeytana tabi olanlar, onun emriyle Allah'ın dinini değiştirmeye kalkışırlar." demektir. c- Hasan-ı Basri ve Abdullah b. Mes'ud'dan nakledilen diğer bir görüşe göre burada "Allah'ın yaratışını değiştirme" diye zikredilen şeyden maksat, insanların "Dövme" yaptırmaları, dişlerini törpületerek aralarını açtırmaları, tüylerini aldırmaları vb. şeylerdir. Bu hususta Abdullah b. Mes'ud'un şunları söylediği rivâyet edilmiştir. "Allah, vücuduna dövme yaptıran kadına da yapan kadına da, tüylerini alan kadına da aldıran kadına da, güzeleşmek için dişlerini torpilleterek aralarını açan kadına da, hasılı, Allah'ın yarattığını değiştiren her kadına da lanet eder. Buhari, K. Tefsir el-Kur'an, Sûre 59, bab: 4 Taberi diyor ki: "Bu görüşlerden tercihe şayan olanı, "Allah'ın yarattığın dan maksat Allah'ın dinidir." diyen görüştür. Zira diğer bir âyet, bu âyetteki "Allah'ın yarattığından maksadın", Allah'ın dini olduğunu ifade etmektedir ki o âyet de şudur: "Ey Rasûlüm, hakka yönelerek yüzünü dosdoğru bir şekilde dine çevir. Bu, Allah'ın insanlara verdiği bir fıtrattır. Rum sûresi, 30/30 Âyet-i kerime’de geçen "Allah'ın yaratışından maksadın din olduğu söylendiği takdirde burada zikredilen diğer bütün görüşler bunun içine girmiş olur. Zira, Allah'ın, kısırlaştırmasını yasakladığı varlığı kısırlaştırmak, dövme yapmak gibi yasakladığ işeyleri yapmak, Allah'a karşı gelmektir ve onun dininin hükümlerini değiştirmeye kalkmaktır. Âyeti genel bir şekilde yorumlayarak dinin herhangi bir hükmünü değiştirmeye kalkmanın burada zikredildiğini söylemek dinin sadece belli hükümlerinin değiştirilmesini kasdettiğini söylemekten daha evladır. Âyetin sadece kısırlaştırmayı veya dövme yaptırmayı yasakladığını söylemek onu geniş mânâsından çıkarıp dar bir mânâda izah etmek olur ki bu da isabetli değildir. Âyet-i kerime’nin sonunda "Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse şüphesiz ki o, apaçık bir hüsrana uğramış olur." buyurulmaktadır. Allahü teâlâ âyet-i kerime’nin bu bölümünde, kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Allah ve Resulüyle ayrılığa düşen, dolayısıyla şeytanın taraftan olan insanların ha lini bildirmekte ve buyurmaktadır ki, "Kim Allah'a isyanda ve emirlerine karşı gelmekte şeytana itaat eder, onu dost edinir ve yardımcı kabul edecek olursa şüphesiz ki o apaçık bir şekilde hücrana sürüklenmiş ve kendisine yazık etmiş olur. Zira Allah'a karşı günahlarından dolayı Allah'ın onu cezalandırması halin de şeytanın ona yardım etmeye hiçbir gücü yoktur. Bilakis onun şeytana muhtaç olduğu bir sırada onu yalnız bırakıp ondan uzaklaşacaktır. Şeytan öyle bir kişi ile dünyada yaşadığı sürece ve cezalandırılması ertelenmiş olduğu müddetçe be raber olur. Nitekim bu husus, bundan sonra gelen âyette açıklanmaktadır. |
﴾ 119 ﴿