54Ey iman edenler, sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah onların yerine kendisinin onları, onların da kendisini sevdiği, mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı ise güçlü ve şerefli olan, Allah yolunda ci-had eden, kınayanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir. İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir. Herşeyi çok iyi bilendir. Ey iman edenler, sizden kim, hak din olan İslamdan döner de Yahudi veya Hristiyan dinlerine yahut başka bir dine girer yahut da dinsiz olarak kalırsa bilsin ki Allah onun yerine, kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü’minlere karşı alçak gönüllü ve mehametli, kâfirlere karşı ise sert ve şiddetli olan, Allah yolunda cihad eden, hak yolunda kınayanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir. Bunu yapmak Allah'ın bir lütfudur. Allah, o lütuf ve ihsanını dilediğine verir. Allah, lütfü bol olandır. Ona layık olanı çok iyi bilendir, * Taberi diyor ki: "Allahü teâlânın İslamdan çıkanlara yaptığı bu tehdidi, ezeli ilminde Resûlüllah'ın vefatından sonra, dinden çıkacaklarını bildiği kimselere aittir. İslam dinine girerek artık ondan çıkmayan ve onu tahrif etmeyen kimselere ait olan vaadi ise yine Allahü teâlânın ezeli ilminde bir kısım insanların Islama girdikten sonra onda dosdoğru devam edeceklerini bildiği kimselere aittir. Nitekim Resûlüllah'ın vefatından sonra bir çok Bedevi ve bazı şehirliler, dinlerinden çıkıp mürted olmuşlar, Allahü teâlâ da onların yerine, kararlı, sebatlı mü’minleri getirmiş, böylece mü’minlere vaadini yerine getirmiş, mürdedlere olan tehdidini de uygulamıştır. Muhammed b. Ka'b el-Kurezi demiştir ki: "Ömer b. Abdülaziz Medine valisi iken onu yanına çağırmış ve demiştir ki: "Ey Ebû Hamza, bir âyet, dün gece beni uyutmadı." Muhammed b. Ka'b da: "Ey Emir, o âyet hangi âyettir?" dedi. Ömer b. Abdülaziz bu âyeti okudu. Muhammed b. Ka'b da "Allahü teâlâ bu âyette zikrettiği mü’minlerden, Kureyş idarecilerinden haktan dönenleri kastetmiştir." demiştir. Taberi diyor ki: "Müfessirler, bu âyet-i kerime’de, dinden çıktıkları için yok edilecekleri zikredilen kimselerden ve onların yerine getirilecek kararlı mü’minlerden kimlerin kasdedildiği hususunda farklı görüşler zikretmişlerdir. a- Hasan-ı Basri, Dehhak ve Katade'den nakledilen bir görüşe göre bu âyette dinden çıkacakları bildirilen kişilerden maksat, Resûlüllah'ın vefatından sonra Hazret-i Ebubekir'in Hilafeti döneminde, zekat vermemekte direterek mürted olan kişilerdir. Onların yerine getirilecekleri beyan edilen kararlı mü’minlerden maksat ise, dinden çıkanlara karşı savaşan Hazret-i Ebubekir ve arkadaşlarıdır. Bu hususta Katade diyor ki: "Allahü teâlâ bu âyet-i kerime’yi indirdiğinde bir kısım insanların daha sonra dinden çıkıp mürted olacaklarını biliyordu. Allahü teâlâ, Peygamberi Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ruhunu alınca Medine halkı, Mekke halkı ve Bahreyn halkı dışında Araplar'ın geneli dindin çıktılar ve dediler ki: "Namaz kılarız fakat zekat vermeyiz. Vallahi mallarımız gaspedilemez." Bunlar hakkında Ebubekir konuştu. Ona denildi ki: "Eğer bunlar zekatın ne demek olduğunu anlamış olsalardı onu verirlerdi. Hatta daha fazla da verirlerdi." Ebubekir de dedi ki: "Hayır vallahi, Allah'ın "Namazı kılın zekatı verin. Bakara sûresi, 2/43 şeklinde birlikte zikrettiği şeylerin arasını ayırmam. Eğer onlar Allah'ın ve Resulünün farz kıldığı bir yuları dahi vermeye engel olurlarsa o yuları alıncaya kadar onlarla savaşırım." Bunun üzerine Allahü teâlâ, Ebubekirle birlikte, müslüman ordusunu gönderdi. Ebubekir onlara karşı Resûlüllah'ın savaştığı hususlar için savaştı. İslamdan çıkıp zekatı vermeyenleri, esir aldı, öldürdü ve ateşle yaktı. Nihâyet onlar, zekat vermeyi, zelil ve sindirilmiş olarak kabul ettiler. Bunun üzerine Ebubekir'e, Araplardan çeşitli heyetler geldi. Ebubekir de onları rüsvay eden bir planla, köklerini kazıyacak savaş arasında serbest bıraktı. Onlar, kendileri için daha kolay olduğundan rüsvay eden planı seçtiler. O da kendilerinden öldürülenlerin cehennemde olduklarını, mü’minlerden ölenlerin ise cennetlik olduklarını kabul etmeleri, müslümanlardan aldıkları malları geri vermeleri, müslümanların onlardan aldığı malların ise müslümanlara helal olduğunu kabul etmeleri planı idi. b- Îyad el-Eş'ari'ye göre ise bu âyette, mürted olanların yerine gelecekleri beyan edilen istikrarlı mü’minlerden maksat, Ebû muşa el-Eş'ari'nin kavminden gelecek olan Eş'arilerdir. Iyad el-Eş'ari diyor ki: "Bu âyet nazil olunca Resûlüllah kendisinde bulunan bir şeyle Ebû Mûsa el-Eş'ari'ye işaret etti ve dedi ki: "Mürted olanların yerine gelecek olanlar, bunun kavmidir." c- Mücahid, Şehr b. Havşeb ve Muhammed b. Ka'b'e göre bu âyette mürted olanların yeride getirilecekleri beyan edelin insanlardan maksat Yemen halkıdır. d- Süddi'ye göre ise bu âyette, mürted olanların yerine getirilecekleri beyan edilen kararlı mü’minlerden maksat, Resûlüllah'ın yardımcıları olan Ensardır. Taberi diyor ki; "Bize göre bu görüşlerden, doğru olmaya daha layık olanı, hakkında Resûlüllah'tan hadis Rivâyet edilen görüştür. O da "Dinlerinden çıkan mürtedlerin yerine getirilecek kararlı mü’minlerden maksat. Yemen halkından Ebû Mûsa el-Eş'ari'nin kavmidir." diyen görüştür. Şâyet bu hususta Resûlüllah'tan hadis zikredilmemiş olsaydı bu kararlı mü’minlerden maksadın Hazret-i Ebubekir ve arkadaşları olduğunu söylerdim. Çünkü Resûlüllah'ın döneminde müslüman iken vefatından sonra dinden çıkıp mürted olan insanlara karşı savaşanlar, Ebubekir ve arkadaşlarıdır.-" Taberi, sözlerine devamla diyor ki: "Eğer denilecek olursa kii "Yemen halkı, Hazret-i Ebubekir'le birlikte mürtecilere karşı savaştıysalar, sizin bu âyeti Yemen halkına yorumlamanız isabetlidir. Savaşmadıysalar, âyeti Yemen halkına nasıl yorumlarsınız?" Cevaben denilir ki: "Allahü teâlâ bu âyette, mürted olanları yok edip yerlerine daha hayırlı olan insanları getireceğini beyan etmiş, getireceği insanların, mutlaka o mürtedlerle savaşmış olacaklarını beyan etmemiştir. Bu itibarla Hazret-i Ebubekir döneminde Yemenliler'in, mürtecilere karşı savaşmamış olmaları, bu âyette zikredilen kararlı mü’minler olmamalarını icabettirmez. Nitekim Hazret-i Ömer döneminde, Yemenliler, müslümanlar için Bedevi Araplar'dan daha faydalı olmuşlardır. |
﴾ 54 ﴿