79

Onlar, yaptıkları kötülüklerden de birbirlerini men etmiyorlardı. Yaptıkları şey ne kötü idi.

Bu âyet-i kerime, İsrailoğullarının yapmış oldukları kötülüklerden birbirlerini men etmemeleri neticesinde Allah'ın lanetine uğradıklarını bildinnekte, böyle olanların aynı akıbete uğrayacaklarına işaret etmektedir. İyiliği emredip kötülüğe mani olmanın bizim de en önemli vazifelerimizden biri olduğunu ortaya koymaktadır.

Bu hususta Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bir çok hadis-i şerif Rivâyet edilmektedir: Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

"İsrailoğulları isyana düşünce âlimleri onları bu isyandan men ettiler. Fakat onlar vazgeçmeyip isyanlarına devam ettiler. Buna rağmen âlimleri onlarla münasebetlerini keşmeyip, oturdukları yerde onlarla oturup kalktılar, onlarla ye-yip içtiler. Bu sebeple Allah onların kalblerini birbirinden nefret ettirdi. Davud ve Meryemoğlu İsa'nın diliyle onlara lanet etti. Bu, onların, günah işlemelerinden ve haddi aşmalarındandı." Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sözü söylerken yaslanarak oturuyordu. Sonra doğruldu ve şöyte buyurdu: "Hayır, nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler de günah işleyenleri hakka boyun eğdirmedikçe bu cezaya çarptırılacaksınız Timizi, K. Tefsir el-Kur'an, Sûre: 5, Bab: 5, Hadis No: 3047.

Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) diğer bir hadis-i şerifinde de şöyle buyuruyor: "İsrailoğulkınnda bozulma başladığında onlardan bir adam kendi dininden olan kardeşini günah işlerken görünce, onu sakındırıp men ediyordu. Fakat ertesi gün bu kişiyi, daha önce gördüğü günah işleme hali, günah işleyenle ye-yip içmekten, oturup kalkmaktan ve içli dışlı olmaktan alıkoymuyordu. Allahü teâlâ onların bu halleri sebebiyle kalblerini birbirinden nefret ettirdi. Ve haklarında şü âyetler indi: "İsrailoğullarından kâfir olanlar Davud'un ve Meryemoğlu İsa'nın lisanıyla lanetlendiler. Bu onların, isyan etmeleri ve aşın gitmelerindendi. Onlar yaptıkları kötülüklerden de birbirlerini men etmiyorlardı. Yaptıkları şey ne kötü idi. Tirmizi, K. Tefsir el-Kur'an, Sûre: 5, Bab: 6, Hadis No: 3048 / İbn-i Mâce, K. el-Fiten, Bab: 20, Hadis No: 4006.

Resûlüllah efendimiz sözlerine devamla buyurdu ki:

"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, ya iyiliği emredip kötülüğe mani olur, zalimi yaptığından vazgeçilir ve onu hakka boyun eğdirirsiniz, veya Allah sizin kalblerinizi birbirinden nefret etririr de birbirinize düşersiniz ve İsrailoğullarına lanet ettiği gibi sizi de lanetine uğratır. Ebû Davud, K- el-Melahim, Bab: 17, Hadis No: 4336, 4337.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz yine bu hususta buyuruyor ki:

"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, ya iyiliği emreder, kötülüğü nehyedersiniz, ya da Allah pek yakında katından size bir azap gönderir de, o azabı kaldırması için Allah'a yalvarırsınız, fakat duanız kabul edilmez. Tirmizi, K. el-Fiten, Bab: 9, Hadis No: 2169 / Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.5, S. 388

Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:

Başınıza Allah'ın azabı gelip de o azabın kaldırılması için dua ettiğiniz halde duanızın kabul edilmeyeceği an gelmeden önce mutlaka iyiliği emredin, kötülüğe mani olun. İbn-i Mace, K- el-Fiten, Bab: 2O, Hadis No: 4004...

Ayrıca şu hadis-i şerifte de buyurulmaktadır ki: İçinizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirin. Eğer buna gücü yetmezse diliyle (değiştirsin.) Şâyet buna da gücü yetmezse kalbiyle (değiştirsin.) Bu da imanın en zayıf halidir. Müslim, K. el-tmun, Bab: 78, Hadis No: 49 / Ebû Davud, K. es-Stılah, Bab: 24S, Hadis No: K. el-Melahim, Bab: 17, Hadis No: 4340 Tirmizi, K. el-Fiten, Bab: 11, Hadis No: 2172/İbn-i Mace, K. el-Fiten, Bab: 20, Hadis No: 4013.

Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:

Şüphesiz ki Allah, bazı kişilerin işledikleri günahlar yüzünden bütün insanları cezalandırmaz. Ancak bütün insanlar aralarında kötülüğün yayıldığım görür de ona mani olmaya güçleri yettiği halde, o kötülüğe mani olmazlarsa, o zaman bir kısmınızın işlediği günah yüzünden hepinizi cezalandırır. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 4, S. 192 / Muvatta, K. el-Kelam, Bab: 23.

Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:

"Yeryüzünde bir günah işlenir de bir kimse onu görüp karşı çıkarsa, o kimse orada bulunmamış gibidir. (Yani o günahın işlenmesinden dolayı hesaba çekilmez.) Şâyet orada bulunmadığı halde işlenen günaha rıza gösterirse, o günahın işlendiği yerde bulunmuş gibidir. (Yani o günahın işlenmesinden dolayı hesaba çekilir. Ebû Davud, K. el-Melahim, Bab: 17, Hadis No: 4345.

Diğer bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:

"İnsanlar özür beyan edemeyecek hale düşmedikçe, veya mazur görülmeyecekleri hale gelmedikçe helak olmayacaklardır. Ebû Davud, K. el-Melahim, Bah: 17, Hadis No: 4347 / Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.4. S. 260; C5, S. 293. Yani insanlar bilerek ve çokça günah işleyecekler, böylece özür beyan edemeyecek duruma düşeceklerdir.

Ebû Said el-Hudri diyor ki:

"Bir gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbe okurken şöyle buyurdu: "Dikkat edin, insanlardan çekinmek, sakın bir kişinin hak bildiği şeyi söylemesine engel olmasın. İbn-i Mace, K. el-Fiten, Bab: 20, Hadis No: 4007 /Tirmizi, K. el-Fiten, Bab: 26, H. No: 2191.

"Cihadın en üstünü zalim idareci huzurunda hakkı söylemektir. Ebû Davud, K. el-Melahim, Bab: 17, Hadis No: 4344/Tirmizi, K. el-Fiten, Bab: 13, H.No: 2174. Bir diğer hadis-i şerifinde de Peygamber efendimiz şöyle buyurmaktadır:

"Sizden bir kimse sakın kendisini küçük görmesin." Bunun üzerine dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü, bizden bir kimse kendisini nasıl küçük görür?" Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Allah'ın, tebliğ edilmesi icabeden bir emrini görür de orada susarsa, Allah da ona kıyamet gününde "Senin şöyle şöyle konuşmana engel neydi?" diye sorar. O da: "İnsanların korkusuydu." der. Bunun üzerine Allahü teâlâ "İnsanlardan değii, benden korkman gerekirdi." buyurur. İbn-i Mace, K. el-Fiten, Bab: 20, Hadis No: 4008 / Ahmed b. Hanbel, Müsnetl, C.3, S.47, 73, 91. İşte insanın kendisini küçük düşürmesi budur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir gün şöyle soruldu:

"Ey Allah'ın Resulü, biz müslümanlar iyiliği emretme ve kötülüğe mani olmayı ne zaman terkederiz?" Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şu cevabı verdi: "Sizden evvelki ümmetlerde görülenler, sizde de görüldüğü zaman." Dedik ki: "Ey Allah'ın Resulü, bizden önceki ümmetlerde neler görülmüştü?" Buyurdu ki: "Görülen şeyler, mülkün küçüklerinizde olması, fuhuşun büyüklerinizde görülmesi, ilmin de rezillerinizde bulunmasıdır. İbn-i Mace, K. el-Fiten, Bab: 20, Hadis No: 4015/Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.3, S.187.

79 ﴿