18Gökleri, Allah'ın rahmetinden kovulan bütün Şeytanlardan koruduk. Ancak semadan kulak hırsızlığı yapanı apaçık bir ateş kovalar. Bu âyet-i kerimelerin tefsirinde şu Hadis-i Şerifler zikredilmiştir: Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyuruyor ki: "Allahü teâlâ gökte bir emrin yerine getirilmesine hükmettiği zaman Melekler, Allah'ın emirlerine boyun eğdiklerini göstererek kanatlarını çırparlar. Allah, düz kayalar üzerinde hareket eden zincirlerin çıkardığı ses gibi heybetli bir ses çıkaran emri Meleklere uygulatır. Meleklerin kalbinden (Bu ilahi emrin dehşetiyle meydana gelen) korku gidince melekler, (mertebeleri daha yüce olan diğer meleklere) derler ki: "Rabbiniz ne emretti?" Onlar da cevaben derler ki: "Hakkı emretti. O, yücedir, büyüktür. "Bu sırada kulak hırsızı Şeytanlar, yerden göğe kadar birbirlerinin üstünde zincirleme dizilmiş ve kulak hırsızlığına hazırlanmış bulunurlar. Şeytanlar bu vaziyette iken bazı kere, Meleklerin konuşmasını işiten en üstteki Şeytana bir ateş parçası yetişip, altındaki Şeytana o haberi ulaştıramadan o Şeytanı yakar. Bazı kere de ateş o Şeytanı yakalamadan, haberi bir sonraki Şeytana ulaştırır, o da altındakine ulaştırır... böylece haber yeryüzüne ulaşır, sihirbazların ve kâhinlerin ağzına düşer. Onlar da bu haberin yanına yüz yalan katarak insanlara söylerler. Nihâyet o ilahi emir yeryüzünde meydana gelir ve böylece de o sihirbaz veya kâhinin söylediği doğru çıkmış olur. Onlardan bu haberi işiten taraftarları da derler ki: "Nasıl, bunlar vaktiyle şöyle şöyle olacak diye bize haber vermemişler miydi? Gördünüz ya, sihirbazın, gökten işitildiğini söylediği sözün gerçek olduğu ortaya çıktı." Buhari, K. Tefsir el-Kur'an, Sûre: 15 bab: 1 Sûre: 34, bab; î K. et-Tevhid bab: 32 Tirmizî, K. Tefsir el-Kur'an, Sûre 34, bab: 2, Hadis No: 3223 Abdullah b. Abbas diyor ki: "Birgün Resûlüllah, sahabileriyle beraber otururken bir yıldız aktı ve ışığı göründü. Resûlüllah: "Cahiliye döneminde bunu gördüğünüz zaman ne diyordunuz?" diye sordu. Sahabiler dediler ki: "Biz, "Büyük bir şahsiyet öldü veya büyük bir şahsiyet doğdu." derdik." Bunun üzerine Resûlüllah şöyle buyurdu: "Yıldız, kimsenin ölümü veya doğumu üzerine akıtılmaz. Fakat güçlü ve yüce olan rabbimiz birşeyin olmasına hükmettiği zaman, arşı sırtında taşıyan melekler onu tesbih ederler. Sonra onların altında bulunan gök sakinleri tesbih ederler. Sonra, onlardan daha aşağıda bulunan varlıklar tesbih ederler. Tesbih etme nihÂyet bu semada (Dünya semasında bulunanlara) kadar ulaşır. Sonra altıncı semada bulunanlar Yedinci semada bulunanlara "Rabbimiz ne dedi?" diye sorarlar. Yedinci semada bulunanlar onlara rablerinin ne dediğini haber verirler. Ondan sonra her semadakiler bir üstte bulunandan haber alır. Böylece o haber dünya semasındakilere kadar ulaşmış olur. Şeytanlar da kulak hırsızlığı yaparak bu haberlerden bir kısmını kaparlar. Onu dostlarına ulaştırırlar. O getirdikleri haber aslında doğrudur. Fakat onlar o haberi değiştirir ve ona başka şeyler katarlar. Tirmizi, K. Tefsir el-Kur'an, Sûre 34 bab: 3 Hadis No: 3224 Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle buyurulmaktadır: "Biz, dünya semasını, lamba gibi parlayan yıldızlarla donattık. Onlarla Şeytanların taşlanmasını sağladık. Ahirette de biz, Şeytanlara, alev alev yanan bir azap "Biz dünyadaki göğü, bir zinet olan yıldızlarla süsledik." "Biz, o göğü her isyankâr Şeytandan koruduk." Mülk Sûresi, âyet: 5 "Böylece onlar, o yüca topluluğu dinleyemezler. Kovulmak için her taraftan kendilerine ateş atılır. Kıyamet gününde de onlar için devamlı bir azap vardır." "Ancak o yüce topluluktan bir söz kapanların da, peşine, herşeyi delip geçen bir alev takılır.' Sâffât Sûresi, âyet: 6-10 |
﴾ 18 ﴿